| |
|
|
Bir başbakan.. Bir de vali..
Ülkemizi ziyaretinize ve özellikle ekonomimizin can damarı turizm sektörüyle ilgili hassasiyetinize teşekkür ederim" diyor.. "Sizlerin ortaya koyduğu eleştirilerle bir kez daha anlaşılmıştır ki, turizmdeki yeniden yapılanma süreci içinde 'Yıldız Standardı' da dahil otellerimizdeki hizmet kalitesi yeniden gözden geçirilmelidir. Bu yönde gerek hükümetimize, gerekse turizm alanındaki sivil toplum örgütlerine büyük sorumluluklar düşmektedir" diyor. "Sanıyorum ki görevimiz tüm otelleri en iyi hizmet seviyesine yükseltecek önlemleri almamızdır" diyor.. "Hedef dünyanın dört bir yanından uçakların ineceği bir cazibe ve turizm merkezi haline gelecek yurdumuzda çok daha fazla turist ağırlamaktır" diyor. "Genelde hükümetimiz, özelde turizmden de sorumlu bakanlığımız, sizlerin eleştirileri de dahil, sektörün diğer sorunlarıyla ilgilenmek, daha etkin denetimlerde bulunmak üzere girişimlere başlamıştır.. Değerlendirmeleriniz ve hassasiyetiniz bize ışık tutacaktır" diyor. Kim diyor bunları.. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Mehmet Ali Talat.. Kıbrıs'ı ziyaret etmiş, orada Şato Lambusa adlı beş yıldızlık bir otelde yaşadığımız cehennemi anlatmış ve Kıbrıs'taki yıldız sistemini, hem de olabilecek en ağır sözlerle eleştirmiş, Turizmden sorumlu bakanı, ötesinde Başbakanı sorumlu tutmuştuk.. İşte bu yanıt geldi.. "Kıbrıslı Türklerin önündeki engellerin kaldırılması ve dünyadan tecridimize son verilmesi yönünde sürdürdüğümüz yoğun diplomatik girişimler sonrasında yazılarınıza yanıt verme fırsatı bugüne nasip oldu" diyerek hem de.. Bu mektubu yazan eli sıkmak isterim.. Bu eli sıkmak için ilk fırsatta Kıbrıs'a gideceğim.. İşte devlet adamlığı bu.. İşte yöneticilik bu.. Kusurları kedi gibi örtmeye çalışmak, eleştirenlere saldırmak, kontrolündeki güçleri de saldırtmak, hatta açık kapalı tehdit etmek günümüzde ve ülkemizde moda haline gelmişken, "Adamlık" dersi Kıbrıs'tan geliyor.. Bu el sıkılmaz, bu alın öpülmez de ne yapılır.. Kıbrıs emin ellerde.. Kıbrıs akıllı ellerde.. Kıbrıs'ın sorunları zaman içinde, ama mümkün olan en kısa zamanda çözülür, buna inanıyorum şimdi.. Bir gazeteci olarak da Başbakan M. Ali Talat'a elimden gelen tüm desteği vereceğimi de biliyorum.. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı'nın mektubunu okurken, Antalya Valisi'nin tavrı geldi aklıma.. Antalya bizim Kıbrısımız.. Bu ülkenin en büyük girdilerinden turizmin eşiği.. Beşiği.. Yörenin en iyi, en mükemmel, en eksiksiz, en kusursuz olması için çırpınıyoruz. Her fırsatta yöreye gidiyor, izlenimlerimizi yazıyoruz. Buraya ilgi, buraya maddi, manevi destek için Ankara'yı göreve çağırıyor, Başbakana açık mektuplar yazıyoruz. Antalya Valisi'nin bu çabalardan mutlu olması gerekmez mi?.. Bir büyük gazetenin bir okunan ve etkili yazarı bölgesi için çırpınıyorsa, üstelik teşekkür etmesi gerekmez mi?.. Hayır.. Valimiz yöresinin gündeme gelmesinden memnun değil. O rezillikler devam etsin, umurunda değil.. Yeter ki kimse yazmasın, çizmesin, o da rahat etsin.. Yazıyoruz ya.. Zehir hafiye ya.. Sebeb arıyor.. Kafasına göre buluyor.. "Hıncal Uluç ve Fatih Altaylı, Sera Oteli'nin sahibi Özer Saraçoğlu'nun arkadaşları.. Demek bu yazıları onlara Özer Saraçoğlu yazdırıyor. O halde Özer Saraçoğlu'nu cezalandırmak gerek ki yazdırmasın.." Ve cezalandırıyor.. Hak ettiği tepkiyi alıyor tabii.. Artık, bir devlet adamı, bir üst düzey bürokrat, hem de Antalya gibi turizm açısından en kritik yörenin valisi gibi davranacağına, tam tersini yapıyor.. Kontrolü altındaki yerel basını, sivil toplum örgütlerini Hıncal Uluç aleyhine kampanya açmaya zorluyor.. Yerel kurumların sıkıntılarını yakından biliriz. Valiye karşı duracak halleri yok.. Saldırı başlıyor.. Sayın Vali.. Biz yarım asırdır hancıyız.. Çok yolcular gördük.. Siz de gelip geçeceksiniz.. Böyle saldırılara, tertiplere ve tehditlere boyun eğseydik eğer, bu handa bunca yıl kalır mıydık sanırsınız.. Bugün sizin emrinizle, size hoş görünmek için bize saldıranları, yarın siz bu kent valiliğinden ayrıldıktan sonra da göreceğiz.. "Hıncal ağbi haklıydın, ama biz sana cephe almak zorundaydık.." Bunları kaç kez yaşadım bilir misiniz?.. Antalya yerel basınına da, sivil toplum örgütlerine de kızmıyorum.. Çünkü onları anlıyorum.. Antalya Valisi Alaattin Yüksel'in de, Kıbrıs Başbakanı M. Ali Talat'ı anlamasını, ondan devlet adamlığı ve yöneticilik öğrenmesini diliyorum.. Antalya'ya gelmeye ve Antalya'yı yazmaya devam edeceğim.. Çünkü orası, onların değil.. Bizim.. ..ve de benim.. Benim vatanım!.. Antalya bir dünya cennetidir. Antalya kusursuz, Antalya mükemmel, Antalya muhteşem olmalıdır.. Olacaktır. O- la- cak- tır!.. Not: Dünya Ralli Şampiyonası'nın Antalya ayağı başladı.. İşte valiye bir şov fırsatı daha.. Zerre katkısı yok olayda.. Ama sonunda kameralar önüne çıkar ve büyük ödülü verir, şişine şişine.. Geçen yıl yaptığı gibi.. Onun işi bu.. Aslında bize kızmasının asıl sebebi de bu.. Geçen yıl bu şovmenliğini afişe etmiştik ya!..
|