|
|
İşini bilen şirket çalışanını koruyor
Prof. Dr. Emel Özcan, şirketlerin iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemek için yaptıkları harcamayı mali külfet olarak görmemeleri gerektiğine dikkat çekerek, "İnsan hayatı parasal değerlerle ifade edilmeyecek kadar kıymetli. İş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı her türlü önlemi almalıyız" diyor
İş ortamında sağlıklı yaşamanın ne kadar önemli olduğu yeni keşfedilmedi. Ancak, çalışanların buna verdiği önem her geçen gün değişiyor, artıyor. İş dünyası, artık çalışanlarının sağlığını yeniden şekillendirmenin maliyet avantajı sağlayacağının bilincine vardı. Artan ilaç faturalarını ve işgücü kayıplarını dikkate alan birçok şirket, sağlık sigortası poliçelerinin yerine, çalışanlarının sağlığını ve formunu korumasına yönelik eylem planları yapıyor. Bu yaklaşımı son derece yerinde bulan iş gücü verimlilik uzmanları ve iş yeri sağlığı hekimleri, "Eğer sağlıklı ve verimli işgücünü korumaya özen gösterirseniz, sizinle çalışan kişilerin sağlığına uzun vadeli önem verirseniz, sorunlardan da uzun vadeli bir şekilde kurtulursunuz" yorumunu yapıyor. Yazı dizimizde, iş ortamında daha az stresli, daha dingin ve daha sağlıklı olmanıza yardımcı bilgiler vereceğiz. Böylece, sağlıklı iş ortamı, verimli insana, verimli insan ise, mutlu insana dönüşecek.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 2002 yılında, her yıl yaklaşık 2 milyon insanın işe bağlı nedenlerle öldüğünü açıkladı. Yine her yıl, 166 milyon insanın işe bağlı nedenlerle hastalandığı görülüyor. İstanbul Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emel Özcan, iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemek için yapılan harcamaları bir maliyet unsuru olarak görmemek gerektiğine dikkat çekerek, "İnsan hayatı parasal değerlerle ifade edilmeyecek kadar kıymetli. İş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı önlem almalıyız" diye uyarıyor.
İŞ HAYATINA ERGONOMİ ŞART Ergonomi, "insanın davranışsal ve biyolojik özelliklerini inceleyerek, bunlara uygun yaşama ve çalışma ortamları yaratmayı hedef alan bir bilim dalı" olarak tanımlanıyor. Bu bilim dalı kapsamında; antropometri (insan vücudunun ölçüleri), biomekân (insanın iç ve dış uyaranlara karşı verdiği yanıt), eğitim (iş ve çevre fizyolojisi, işe karşı davranışsal yanıt, bilgi değerlendirme ve karar verme), eforu algılama yeteneği ve insan kullanımına uygun araç ve gereçlerin tasarımı ve yapımı bulunuyor. Tüm endüstriyel tasarımlarda ve satışa sunulan ürünlerde, ergonomi prensipleri temel oluşturuyor. Ergonominin çok geniş bir çalışma yelpazesi var. Bunların içinde en başta geleni ve önemlisi; insan sağlığı ve insana ait özelliklerin iyice tanınması ve araştırılması. Buradaki ana amaç; kaza ve yaralanmaları önleme, insan vücudunun aşırı kullanımını ve yorgunluğu, işe devamsızlığı, zaman kaybını ve ödenmesi muhtemel tazminatları önleme veya minimuma indirme, kalite, verimlilik rahatlık, güvenlik ve verimliliği en üst düzeye çıkarmak.
YARIM SAATTE BİR DİNLENİN İstanbul Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve fakültedeki 'Bel Okulu'nun kurucusu Prof. Dr. Emel Özcan, iş yerlerinde en çok, yumuşak dokuların tekrarlayıcı zorlanmaları sonucu oluşan rahatsızlıklar görüldüğüne dikkat çekiyor. Uygun mekân ve zeminde yapılmayan çalışmalarda, bel, boyun, sırt, kol ve bacaklarda ağrıların meydana geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Özcan, şunları söylüyor: "Bu rahatsızlıkların, yalnız ilaç ve istirahat gibi yöntemlerle düzeltilmesi mümkün değildir. Ergonomi prensipleri doğrultusunda yaşama ve çalışma ortamlarının düzenlenmesi, kişiye özel yanlış duruş ve hareketlerin eğitimle giderilmesi, oluşması muhtemel pek çok hastalık ve rahatsızlığı önleyebiliyor. Bilgisayar kullanımı gibi gelişmiş teknolojilerin, kazandırdıkları yanında sağlık açısından kaybettirdiklerini de unutmamak gerekir. Ekranın iyi ayarlanmaması, klavyenin yeterli seviyede bulunmaması, koltuk ve masanın ergonomi tasarımına uygun olmaması, duruş bozukluklarına, bel, boyun, sırt ve bacaklarda ve başta inatçı ağrıların görülmesine neden olabilir. Ayrıca, sürekli bilgisayar kullanılması el, el bileği, dirsek ve omuzlarda tekrarlayıcı travmalara bağlı rahatsızlıkların oluşmasına yol açabilir. Aynı pozisyonda 30 dakikadan fazla kalarak yapılan çalışmalar, duruş bozukluklarına, dolayısıyla ağrılara yol açar. Bu tip rahatsızlıklar, zamanla psikolojiyi de bozarak, işteki verimsizliği artırır, yaşam kalitesini düşürür."
DURUŞ EĞİTİMİ GEREKİYOR Prof. Dr. Özcan, işverenin çalışanlarına doğru duruş, hijyen, zihinsel rahatlama gibi eğitimler verilmesini sağlayarak, çalışma verimini artırabileceğini söylüyor. Sağlıklı bir iş yerinin hangi fiziksel unsurlara sahip olması gerektiğini ise, şöyle anlatıyor: "Sağlıklı bir iş yeri, mekanın genişliği ve rahatlığı, ısıtma, aydınlatma havalandırma, temizleme, mobilyaların ergonomik dizaynı, alet ve gereçlerin insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde planlanması ve düzenlenmesi gibi faktörlere bağlıdır. İş yapma kolaylığının sağlanması, çalışanlara güvence ve motivasyon, moral kazandırarak iş verimini yükseltir. Bu gibi düzenlemelerin sağlanması, sosyal güvencesiz işçi çalıştırılmaması, işverenin ana görevi olmalıdır. Kişiye özel yanlış duruş ve hareketlerin eğitimle giderilmesi, oluşması muhtemel pek çok hastalık ve rahatsızlığı önleyebilir."
|