Global tarla
BATI, kendi yarattığı "canavarlar"ın tehlikesini keşfin de öteki adıdır. "Dr. Frankenştayn"ın uyanması gibi. Kimyasal, biyolojik silahlara boğulan Saddam'ın bir gün "kitle imha tehlikesi" diye ilanı gibi. Sosyalizme, milliyetçiliklere karşı teşvik edilenlerin sonradan "İslamcı terörist" olmaları gibi. Sömürgecilikle, emperyalizmle; toprakları, ürünleri, hayat tarzları, doğal dengeleri, çevreyle uyumları, kültürleri, huzurları, potansiyelleri talan edilen ülkelerin, daha sonra, "geri kalmış, yardıma muhtaç" sayılmaları gibi. Kişilikleri, değerleri tarumar edilmiş, sınırlı ihracat kaynakları ile aşırı ithalata bağımlı kılınmış, bazı sınıfları kaymak kılmak uğruna aşırı borçlandırılmış ülkelerin bir gün "müflis" kabul edilmeleri gibi. Batı ağız tadı ve pazarına üretime zorlanarak, ürün çeşitliliği, beslenme imkanı imha edilmiş halklar aç kalınca, "açlık problemi"nden bahsedilmesi gibi. Enerji kaynaklarında, arka bahçelerde, sözde bağımsız fiili sömürgelerde, piyasa güvenliği uğruna sırtı sıvazlanan, halklarına ve birbirlerine karşı silahlandırılan diktatörlüklerin, despotlukların bir gün "geri ve gerici" bulunmaları gibi. Sınai kirlilikle, gelişme ve büyüme kusmuklarıyla kirletilen dünyanın, atmosferin, pusulası şaşan iklimin artık alarm vermesi gibi. Ve kimya, ilaç, tarım, gıda, perakende tekelleri; tarlaları, bitkileri, hayvanları, kümesleri, ekinleri, fideleri, rafları, ambalajları, mideleri... Deli danalara, salmonellalı yumurtalara, antibiyotikli tavuklara, dizelli yağlara, listeryalı peynirlere... Yoksul ülkelerdeki plantasyonları, köylüleri, tüketicileri suni gübreye, tarım ilaçlarına, zehirli maddelere, kanser tuzaklarına, hormonlara, genleriyle oynanmış tohum ve ürünlere boğduktan sonra... Sıhhat, afiyet ve "gıda güvenliği" aranması gibi.
*** Hala epeyce "tarım ülkesi" olan, "kendine yeterlilik" efsanesi çökmüşse de, kendisi kadar başkalarını da doyurma kapasitesi bulunan Türkiye'nin kapısını da yeni bir standart çaldı. Nevzat Atal, siyasi, magazinel, sportif de- ğilse de, milyonlarca insanın geçimi ve yaşamı açısından "hayati" olan bu gündemi yanda aktarıyor. Gıdada kalite, güvenlik için hoş gelmiş "Eurepgap"! "Global köy"ün "global tarla"sının yeni reçetelerinden... "Global kent"in "global süpermarket"inin yeni emirlerinden biri. Hem ABD'nin muhteris, arsız, obez gıda ürünlerine, hem de dünyanın irili, ufaklı tüm çiftçilerine karşı. Avrupa süpermarketlerinin rafları ile iştahla olduğu kadar tedirgin tüketicinin huzuru için. Yıllar boyu, ihtiras, kar ve doğanın yağmasının biriktirdiği pis atıklara karşı, bir savunma hamlesi daha. "Kötülükler" doğuran mecranın, işçilerin çalışma koşullarını bile düşünen "iyi huylu" evlatlarından biri daha. Anlaşılıyor ki, giderek daha büyük oranda, Türkiye tarımının buna uyması istenecek. Yerli tüketiciden önce Avrupalı'yı tatmin için. Sorun, "büyüklerin medeniyeti"ne küçüklerin nasıl uyabileceği. Çünkü, büyük yuta yuta gelişir! Chiquita muzun ABD'li firması, Kolombiya, Kosta Rika, Panama plantasyonlarının üçte ikisi 14 bin hektar için "Eurepgap" sertifikası aldığını, buralarda 12 bin işçi çalıştığını gururla duyuruyordu! Yerli üreticinin kaçta kaçı ürünsüz, işsiz kalmış yahut orada işçi olma şansı bulmuş, belli değildi!
|