Akbabalarla aynı bekleme salonunda kalmamak
Karışık bir ruh hali. Bilme, düşünme, fikir oluşturma dışında, bir "ruh hali." Her olumlu adımda, her gülümseten gelişmede dahi, bagajında sıkıntısını, kadim tedirginliğini taşıyan ruh hali. Bir ülkenin, toplumuyla, halklarıyla, yasalarıyla "olgunlaşma" sürecinin verdiği umuda dahi limon sıkan o sıkıntı işte!
*** Aralık ayı, sanki bir yığın, her türden "akbaba"nın pusuya yattığı bir milat havasını da taşımaya başladı. Türkiye'nin, Avrupa güzergahında, sadece dış zorlamalarla değil, kendi yorgunlukları, bıkkınlıkları, keşifleri, yeni dinginlikleri, olgunlaşmaları ile yaptığı yolculuk o tarihte keskin bir "viraj"a girecek ya... "Uçurum" da bir ihtimal. Kimi, kendilerince yenilgilerin rövanşı; kimi, kendilerine ve ülkeye biçtikleri rollerin sahne sırası açısından bu ihtimalin pususunda. AB'nin kapı duvar yahut sözde aralık bir kapının hemen ardında aşılamaz bir parmaklık olduğu tescil edilirse... Akbabalar da pike yapacak.
*** Türkiye, ağır bir ekonomik krizin gölgesindeyken bile, bir bakıma AB randevularına yetiştirmek için makyaj yapıyor gözükürken, asıl önemlisi, toplumun çok aktif bir katılımla olmasa da, sessiz bir olgunlaşmayla bunları "mümkün" hale getirmesiydi. Hayati olan buydu. Ve akbabalar, bu "hayati" olanın "ölümcül" hale gelebileceği "büyük hayal kırıklığı"nı beklemeye koyuldu. O hayal kırıklığının topluma dalga dalga yayılacağını, kendilerini susturan, toplumsal onaydan yoksun bırakan "sosyal psikoloji"nin tarumar olacağını umuyorlar. Kırık, buruk, öfkeli ve altüst olmuş bir toplumsal psikoloji üstünde, her türden "rövanşçı"nın beklediği bu. İçeride ekonomik, siyasi, dini, etnik fay hatlarının, Ortadoğu'da şiddet bataklığının Türkiye'yi sarsacağı, içine çekeceği ve bugün "kazanım" denilen barışçı, demokratik bir güzergahtan bambaşka yerlere sürükleyen bir viraj. Ekonomik krizlerin leş kargalarının da, şiddetin, savaşın "düşman" uçlarının da aynı iştahla, aynı bekleme salonunda pusuya yattıkları bir viraj. "Kardeşlik, barış, ateşkes için 6 ay" mesajları, içindeki tüm olgunluk, insanlık, demokrasi dozlarına rağmen, ister istemez bu viraja kilitliyor; ister istemez, o bekleme salonundaki akbabalarla aynı randevuyu sabitliyor. Sözde Türkiye'nin AB üyeliği için çok istekli görünen ABD yönetimi içindeki akbabaların da beklediği bu. Demokratikleşmesi bir yerden sonra kendilerini ilgilendirmeyen, ama şiddete gömülerek sınır ötesinde ABD'nin bölgeye yaymaya çalıştığı savaş ve işgalin içine çekilebilen bir ülke.
*** O yüzden; her şeyden önce kendimize ve birbirimize saygımız sürecekse... Rejimimiz, yasalarımız, çeşitlilikler içinde olgunlaşmamız denilenin asıl manası ve mirası bu olacaksa... Kanın, şiddetin, düşmanlıkların, baskının insan, enerji ve kaynak kayıplarında, korkuları ve histerisinde bir kez daha bunalmak, boğulmak istemiyorsak... Öncelikle şu "6 aylık" kilitlenmeden kurtulmamız gerek. Aklımızı, vicdanımızı, umudumuzu, mücadelelerimizi ve ruhumuzu 6 aylık kuluçkadan çıkarmak... Asıl yatırımın "Avrupa sınavı"na değil, kendi insanlığımıza yapıldığını, bıkmadan, usanmadan söylemek ve kanıtlamak gerek. Akbabalarla aynı takvimleri, aynı virajları kullanmamak gerek!
|