Vicdanlara rağmen bu ısrar neden!
Belki sıkılmışsınızdır. Belki "yine mi" diyorsunuzdur. Belki paylaştığınız öfkeler de durulmuş, gündelik dertler arasında erimeye yüz tutmuştur. Belki Başbakan'ın tavrını "yeterince sert" bulup tatmin olmuşsunuzdur. Lakin, müsaadenizle, ben yine "orada" olayım!
Önceki gün Milliyet'te, Utku Çakırözer ile Barkın Şık'ın haberi, "İsrail'i sevindiren liste" başlığıyla verilmişti. "Bu sevinç neden?" derseniz, Hava Kuvvetleri'nden Başbakan'a 800 milyon dolarlık yeni İsrail silah sistemleri talebi gitmişti. Zaten yürüyen 700 milyon dolarlık "tank modernizasyonu" gibi projelerin üstüne, bir de bunlar! "Sevinç" doğal da, bu "sevinç" sizin de sevinciniz olabilir mi?
Lafta Başbakan'ın ağzından "İsrail yönetimini azarlayan" Türkiye, fiilen bu garip bağımlılıktan çıkamıyor. ABD'nin, özellikle bu ABD yönetiminin gölgesinde, İsrail'le, hele bu İsrail yönetimiyle bu denli "vicdan hattından kopuk" silahlı, paralı ilişkilerin sürdürülmesindeki ısrarı çeşitli açılardan anlamak mümkün de... Kabullenmek pek mümkün değil! Özellikle, daha önce ve bugün, Silahlı Kuvvetler'in üst kademelerindeki bazı isimlerin ısrarını. Mesela, bir ara İsrail'e kendi kullandığı savaş uçağıyla bile giden Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına, neden bu kadar ısrarlı? Elbette, ekonomik, askeri birçok gerekçe sıralanabilir, "acil ihtiyaçlar"dan söz edilebilir. Ancak, halkının vicdanındaki yaraları derinleştirme pahasına, bu devlet, "Filistinlilere karşı devlet terörü uyguladığından" söz ettiği bir devleti bu denli sevindirebilir mi? Bu denli şımartabilir mi? Ortadoğu'da ezilen halkların üstünden bu kadar rahatlıkla geçip tanklarını, uçaklarını modernize ederek gururlanabilir mi? Filistin'i eşitsiz ve arsız bir güçle ezen tanklarla, helikopterle, füzelerle, gece görüş sistemleri ile "kan-ka" olmuş silahlanma, savunma hamlesinin övüncü nedir? Silahlarınızın içine bir "insanlık suçları teknolojisi"ni buyur etmenin... Savunma sisteminizin içine çok hesaplı bir sinsiliğin unsurlarını monte etmenin... Ve halkınızın vergileriyle yarım asırlık bir işgal, toprak gaspı, zulüm ve dayatmacılık ile katliamları finanse etmenin... Sivil ya da askeri bir utancı yok mudur?
ABD'de, bu "her şeye, her halka ve insanlığa rağmen Türk-İsrail hattı"nı katmerleştiren tarihi projenin beyinleri bunu hep "Araplara karşı" tasarladı. Wohlstetter, aynı zamanda "Türkiye'nin de canına okumuş, bu ülkede onca kuşağın canını almış ve yakmış" Soğuk Savaş'ın ideologlarındandı. Sonrasında, onun yetiştirmesi Richard Perle bayrağı devraldı. Hani, şu Irak işgalinin de mimarlarından, Irak'ın ardından Suriye'yi hedef gösteren "Türk dostu Karanlıklar Prensi." Reagan ile şimdiki Bush yönetimlerindeki pozisyonlar arasında, Özal ile dostlu- ğunu, "Türkiye adına lobicilik"e taşıyan ve 1990-94 arasında, salt kayıtlara göre Türkiye'den 230 bin dolar alan zat. Türkiye'yi, ordudan, siyasetten, iş dünyasından, medyadan birçok ismi etkileyerek İsrail'in yanına yapıştıran, aynı zamanda İsrail yönetimi danışmanlığı da yapmış, bugünkü saldırganlığı teşvik etmiş, "İsrail'i ikinci vatan saymış" zat. Türkiye'nin Avrupa hedefinden haz etmeyen ve İsrail ittifakı ile Ortadoğu'nun içine ve kanına gömmek isteyen "karanlık!" Bu hedef uğruna her türlü karışıklıktan da medet umacak bir gözü dönmüşlük! Bu adamlar vicdanımızı bu denli mi kararttı!
|