|
|
Keklerde durum vahim!
Algılamanın 9 altın kuralından biri de 'kafaları karıştırmamak'tır. Reklam için de geçerlidir bu kural, insanlar arası ilişkiler için de... Benim kafam iyice karışmış vaziyette. Sadece benim mi? Hayır. Çevremde sorup soruşturduğum tüm çocukların. Ya da benim gibi çocuk kalmışların... Popkek, Topkek, Kekstra, Dankek, Browni, Paykek, Peki... Hangisi, hangi markanın ürünüdür? Ürün özellikleri nedir?... Kaybolmuş gitmiş... Belki bir tek Kesktra'nın içinde marmelat gibi bir şey olduğunu anlıyoruz. Hepsi o. Bu gibi durumlarda yapılan reklam, genelde rakiplerin de satmasına neden olur. Markayı birilerine avazı çıktığı kadar bağırtmakla farklılaşmak mümkün değil. Ayrıca farklılaşmak da yetmez, satın almaya ikna etmek gerek. O zaman ayrışmak ve ikna etmek adına iki yol kalıyor: Yazılı basına verilecek reklamlar ve güçlü PR projeleri... İnanılır gibi değil, bu iki yol da kullanılmıyor. Çok daha ekonomik ve etkili olmasına rağmen... Çalışanların garip garip danslar yaptığı, çok ciddi prodüksiyon yapılarak oluşturulmuş masalsı bir kek fabrikasındaki üretimin şarkılı sözlü anlatıldığı reklam filminin hangi ürüne ait olduğunu en az 20 kişiye sordum. Kaçı bildi dersiniz? Sıkı durun: Hiçbiri. Oysa filmin başında "Popkekin adı niye Popkek?" diye soruyor. Sonunda da yanıt veriyor: "Anladııım. Adı üstünde Popkek!" Neyi anlamış, nasıl anlamış, neden anlamış... Anlamak mümkün değil... Her zaman söylediğim gibi, benimkisi bilimsel olduğu pek kabul edilmeyen bir yöntem. Ama durumun vehametine küçük de olsa bir işaret değil mi?...
|