|
|
İstanbul mafyanın başkenti mi, uluslararası cazibe merkezi mi?
İletişim sorumluluk ister. Sadece görünürlüğü artırmak (publicity) için bile yapılsa sorumluluk ister. Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sayın Sinan Aygün bir 'publicity' dehasıdır. O yanıyla kendisine duyduğum hayranlığı inkar edemem. Kedi Köpek Güzellik Yarışması Jüri Başkanlığı; Ecevit'in vesayet altına alınması için dava dilekçesi vermesi; Annan Planı'nı basın toplantısına hamallara getirtip, yanyana konursa kaç kilometre, üstüste konursa kaç metre olacağını anlatması; Türkiye'nin ekonomisini düzeltmesi için 20-25 aileden kurtulması gerektiğini açıklaması; borcun yiğidi bozacağı hatta travesti yapacağını iddia etmesi; bu ve benzeri 'ilginç' konuları gündeme taşımasıyla PR işinin bu alanına çok hakim olduğunu göstermiştir. Bu çalışmaların ATO'nun üyelerinin hangi işlerine yaradığını ben anlamakta güçlük çeksem de, ATO'nun ve başkanının Türkiye'de tanınmalarına büyük katma değer getirdiği tartışılmaz. Nitekim, Uluslararası Halkla İlişkiler Birliği (IPRA) de Sayın Aygün'ü takdir etmiş, kredi kartları ile ilgili çalışmaları nedeniyle onu ve ATO'yu birincilikle ödüllendirmişti. Sayın Başkan'ın seçtiği konuları gündeme getirmeden önce 5-10 kişilik bir 'rapor ekibi'nden destek aldığını, Cüneyt Özdemir'in perşembe akşamı yayınlanan '5N+1K" adlı programından öğrendik. Sayın Aygün şöyle diyordu: "O hafta bir bakarım, hangi konular gündemi işgal edebilir. Sonra arkadaşları toplar araştırma talimatı veririm." Başkan'ın adamları ise aynı programda arşivlerini göstererek, böyle bir araştırmayı bir hafta, bir ay arası bir sürede tamamladıklarını söylüyorlardı. Buraya kadar bir sorun yok. Bu 'ilginç' rapor ve tespitleri isteyen dikkate alır; isteyen gülüp geçebilir. Fakat sayın Başkan en sansayonel 'araştırmalarından' biri olarak mafya meselesini bir raporla geçen hafta gündeme getirince bizce çömlek patladı. Çünkü, 60 milyar dolar gibi dev bir miktarın döndüğü iddia edilen bu alanda, hem pek çok sektörden iş adamı ve firma zan altında bırakılıyor, hem de kayıt dışı ile mücadele etmeye çabalayan hükümet ve asayişten sorumlu kolluk kuvvetleri töhmet altında bırakılıyordu. Üstüne üstlük İstanbul, mafyanın merkezi ilan edilerek, dünya markası ve bir cazibe merkezi haline getirilmek istenen kentin algılanmasına uluslararası boyutlar alabilecek ağır bir darbe indiriliyordu. Sizi, iletişimin bir yönündeki başarınızla gerçekten takdir etsem de, bu sefer olmadı Sayın Başkan. Türkiye'de mafya var mıdır? Tabii ki vardır. Para ve iktidarın olduğu her yerde mafya vardır. Ama bu konu böyle mi araştırılıp sunulur, sevgili Başkan? Ya mafya üyelerinin yaşam biçimlerine kadar ayrıntı verdiğiniz bu araştırmanın hangi bilimsel yöntemle, kaç denekle, nasıl hazırlandığını ve araştırmanın tamamını açıklarsınız, ya da bunun sansasyon adına yapılmış bir şaka olduğunu, ya da sonuçları açıklamak için biraz acele ettiğinizi. Eğer araştırma bilimsel standartlara dayanıyorsa sözümüz yok. Aksi takdirde mağdur ettiğiniz taraflardan özür dilemenizi ayrıca öneririm. Yoksa, şöhretinizden değil ama inandırıcılığınızdan çok şey yitirirsiniz. Bu da, sizi son derece sempatik bulan benim gibi insanları üzer. Çok uzağa gitmeyin. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Basın Bürosu'nu arayın. Size pek çok araştırmanın sonucunu vereceklerdir. Ben istedim, bana verdiler. Bu araştırmalardan birine göre, pek çok parametrede yaman sorunlarla karşı karşıya olan İstanbul'un dünyanın en asude şehirlerinden biri olduğunu göreceksiniz. Şimdi dünyaya hangisini anlatmalıyız Sayın Başkan? İstanbul'u 60 milyar dolarlık kara parayı yöneten Türk mafyasının merkezi olarak mı anlatmalıyız, yoksa dünyanın en asude şehri olarak mı? Ticaret odalarımızdan beklediğimiz, metropollerimizin olumlu tanıtımlarına katma değer getirmeleridir. Yoksa ne kadarı gerçek olduğu bilinmeyen 'araştırmalarla' ülkemiz ve İstanbul hakkında karalama kampanyalarına hizmet etmek değil.
|