|
|
Beşiktaş'ın itibarı kan kaybediyor
Beşiktaş'a daha büyük kötülük edilemezdi. "Bizim haberimiz yoktu. Tek sorumlu Sinan Engin'dir. Onunla da tüm ilişkilerimizi kestik." türü açıklamalar günü kurtarır. Beşiktaş'ın üzerine çökertilen karabulutların tortusunu dağıtamaz. Bir kişiyi cezalandırarak kulüp-mafya babası ilişkisinin şaibesi bir günde temizlenemez. Ortaya çıkan krizi ne Sinan Engin yönetebildi ne de kulüp yöneticileri. Kriz iletişimi uzmanlık gerektiren bir iştir. Kriz, çalışan, üretim yapan her sistemin, her kişinin başına gelebilir. Doğru yönetilirse az zarar verir. Hatta fırsata bile dönüştürülebilir. Doğru yönetilmezse algılamayı ciddi olarak zedeler. Uzun vadede etkili olacak tortular bırakır. Bu krizin Beşiktaş'ın başkansız kaldığı, seçime gittiği bir döneme denk düşmesi tabii ki talihsizliktir. Ama buna rağmen hem kendilerini hem de kulübü kurtarması mümkün olan iki kişinin susup kafalarını kuma gömmeleri, kriz iletişiminde hiç yapılmaması gereken bir şey. Sinan Engin susuyor. Müstafi Başkan susuyor. Ama herkes konuşuyor. Ve Beşiktaş'ın itibarı kan kaybediyor. Kriz durumu demek, çömlek patlaması demektir. Böyle durumlarda tek yapılması gereken şey, tüm kartların açılmasıdır. Gerçeğin, ne kadar ters ve acı olursa olsun ortaya konması gerekir. Sorumluların 'delikanlı' gibi konuşması, faturayı ödemesi söz konusu olan kişilerin, kasaya gitmesi gerekir. Yoksa fatura tüm Beşiktaş camiasına kesilir ki, yazık olur. Siz istediğiniz kadar "Bir kişinin hatası tüm kulübe mal edilemez" namesi yapın, kamu vicdanı, kriz iletişiminin gerekleri yerine getirilmedi mi, içine atsa da, affetmez... Kamu vicdanı insanın eşi gibidir. Herhangi bir krizin üstüne sünger çekiyormuş gibi yapabilir. Ama buna güven olmaz. Her an o sünger sıkılabilir ve kan akabilir.
|