Salihli'de şiirin ikindi vakti
Salihli'de 'Çakallar' deresini kuşatan tepe üzerinde, "Bizim Ev"de şimdinin Belediye Başkanı Zafer Keskiner ile konuşuyorum. "Bak" diyor Keskiner, "babanın 45 yıl önce Bozdağ'dan getirdiği içme suyunun deposu bu tepedeydi. Bu tepenin altında ise senin sözünü ettiğin mahalle bulunmakta..." Bakıyorum, gökyüzü ile yeryüzünün ışıkları kol kola girmişler. Gökyüzünde baklava tepsisi misali bir ay... Gecenin geç vaktinde tepeden iniyor ve "sözünü ettiğim mahalle" den geçiyoruz. İşte o an anılarımın sandığının kilidi kırılıyor: Şu köşedeki bina, girişindeki koridorda yer alan "piyano" su ile Namık Kemal İlkokulu, ki kardeşlerim Makbule ve rahmetli Şefik, burada ilkokula başlamıştı. Onun hemen ardında, ilk iki sınıfını okuduğum Salihli Ortaokulu... Ortaokulun önünde o zamanlar bir top sahası vardı, şimdi yok. Biraz aşağıdaki "askeri mahfel", şimdi askerlik şubesi olmuş... Babamla aynı adı taşıdığı için unutamadığım "Arap Sıtkı" nın oğlu, Beşiktaş'ın efsane orta saha futbolcusu Ali İhsan Karayiğit'in adı bir spor salonunda yaşamakta... Namık Kemal İlkokulu'nun köşesinden dönüyor, ilk sokağa sapıyorum. O sokağı da dönünce, karşımda 45 yıl önce oturduğumuz ev... İki-üç katlı binaların arasında melül mahzun kalmış üçdört tek katlı evlerden biri... Annem Şayeste, eşarbına sakladığı saçlarıyla pencerede... En küçük kardeşim Mahmure, pencerenin altında arkadaşlarıyla oynamakta... Duvarları, Bozdağ'dan henüz gelmiş babamın alınteri kokmakta... Ve kapı önünde benim 12-13 yaşımdaki halim... O, benim şimdiki halime bakıyor; ben, onun bugün fotoğraflarda dahi bulunmayan suretine... Birden, Behçet Necatigil'in "Evin Halleri" düşüyor anılarımın gölgesine: "Evin de hali, saadet / Isınmak ocaktaki alevde / Sönmüş yıldızlara karşı / Işıklar varsa evde." Ve ışıkların istilasında kalıyor önce ev, sonra bütün mahalle, ardından da bütün Salihli... "Saadet"in kıvılcımıyla tutuşuyor kalbim veda ederken çocukluğuma... Bir veda da yaklaşık 15 yıldır düzenlenen "Salihli Şiir İkindileri" nin mimarı, Belediye Başkanı Zafer Keskiner'den... Keskiner, "Vakitken ayrılmasını bilmeli" diyerek bu seçimlerde adaylığını koymuyor çünkü... Keskiner'in kültür danışmanı, sevgili arkadaşım Prof. Dr. Şadan Gökovalı, ki 15 yıldır "Şiir İkindileri" ni hazırlayıp sunmaktadır, geçen hafta otuz birincisi gerçekleştirilen bu etkinliği Keskiner'in şahsında bir şölene dönüştürdü. Belediyenin tiyatro salonunda bugüne kadar "Şiir İkindileri"ne katılan şairlerden büyük bir bölümü şiirlerini okudular. Geçen süre içinde aramızdan ayrılan şairler video gösterimleriyle yad edildi. 15 yıl önce, ilk katılanlardan biri olduğum için biliyorum, kalabalık olsun diye "zabıta"ların doldurduğu salonda şimdi yer bulamayanlar, gösteriyi kapalı devre televizyon yayınıyla bir alt salonda izlemek zorunda kaldı.
HATIRA YOLCULUĞU Bu, şimdiye kadar "Şiir İkindileri" ne katılanların entelektüel Belediye Başkanı Keskiner'in kişiliğinde Salihli halkına sunduğu "Bir tutam kır çiçeği" yanında, benim çocukluğuma da kısa bir "hatıra" yolculuğuna vesile oldu. "Şiir İkindileri" nin kimliğinin göstergesi olarak hazırlanan "İz" dergisi ise özensiz düzeni, şiirlerin seçimindeki karmaşa ile hem Keskiner ve Gökovalı'nın entelektüel kişiliğini, hem Salihlili şiirseverlerin estetik duyarlılığını yansıtmaktan uzaktı.. Neden ve niçin "bir tutam kır çiçeği" nden, bir "çiçek bahçesi" ne dönüşemesindi "İz" dergisi? Salihli'de hangi partinin adayı kazanırsa kazansın, 15 yılda mayalanan bu birikimi, amacından saptırarak zehirleyemeyecek... "Şiir"e yüz çeviren bir adayın Salihli'de seçimi kazanacağına ihtimal veremiyorum bu yüzden de...
|