| |
Serdar Bilgili ve vasatlar
Ve yine köylüler kazandı. Şimdi bana köylü milletin efendisidir mealinden ahkamlar kesmeyin. Ne dediğimi iyi biliyorum. Serdar Bilgili'nin istifası için söylüyorum bu lafı: Yine köylüler kazandı. Tuttuğu takımı sevmekle kendine tapmak arasındaki farktan söz ediyorum. Yaşam alanını kendine tapmakla, vazgeçilmez sanmakla geçiren küçük beyinlere isyan ediyorum ayrıca. Serdar Bilgili bu ülkeye üç-beş gömlek fazla. Vizyonu olduğu için, yaşamayı bildiği için, kendine baktığı için, hobileri olduğu için hunharca eleştirildi, baskı altına alındı. Hâlâ başarıyla başarısızlık arasındaki o ince farkı öğrenememiş büyük bir insan yığınının tehdidi altındayız. Kendi vasat ve vasat altı yaşam dinamiklerinin intikamı neden Serdar Bilgili gibi insanlardan alınır? Bu infazlar daha ne kadar devam edecek? Nefret kusan bu mekanizma gerçekten çekilecek gibi değil artık. Sorun sadece Beşiktaş için geçerli değil. Tüm futbol endüstrisi bu virüsün pençesinde. Hatta tüm ülke... Neden basit bir sportif başarısızlık, ki bu şampiyon olamamakla nitelendiriliyor, çarmıha germe hezeyanına dönüşüyor? Başarının tanımı eksi sonsuzdan artı sonsuza uzanan süreçte sürekli şampiyonluk ise pardon o zaman! Baylar unutmayın ki sistemin öznesi takımlardır, şahıslar değil, özellikle de spor yazarları hiç değil. Eğer kendinizi özne mertebesinde görüyorsanız, eğer bütün sistemin sizin etrafınızda döndüğüne inanıyorsanız diyebileceğim bir şey yok. Kendinize kurduğunuz yalan dünyada kendinize tapınıp durun. Daha önceleri de aynı gaflete düşenler oldu ve şimdi ortalıkta pek yoklar. Ve işin güzel tarafı eksiklikleri hiç ama hiç fark edilmiyor. Hiçbir sorumluluk almadan, o gitsin bu kalsın, o neden böyle, bu neden şöyle diyenlerin sisteme ekledikleri ne var ki? Ama Serdar Bilgili gibi yüzü batıya dönük, semt takımına dönüşmüş Beşiktaş'a bir dünya takımı vizyonu getiren birinin kattığı çok şey var...dı. Daha da önemlisi eksikliği her zaman fark edilecek. Bu ülkede her sistem kendi Serdar Bilgililer'ini yok ettiği sürece köylülüğümüzden, vasatlığımızdan sıyrılamayacağız. Komplekslerimizle yaşayıp, kin kusup, intikam alarak debelenece- ğiz. Ve ben bu işten çok sıkıldım. Tuttuğum takımın başarısızlığından korkmuyorum. Esas korktuğum vasatın egemenliği. Alacakaranlık Kuşağı'na düşmüşcesine sürekli değer katanların katledildiği, bıktırıldığı bir sistemde yaşamak korkutuyor beni. Serdar Bilgili'yi seversiniz, sevmezsiniz. Yaptıklarını takdir eder veya etmezsiniz. Ama şuna emin olun ki, onun gibiler olmadan vasatların var olma şansı da çok az. Sırada kim var acaba?
|