| |
|
|
Bireysel ve kitlesel saplantılar, insanı da toplumu da izolasyona iter!
Selçuk Üniversitesi'nden psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Rahim Kucur, "Saplantı" adı verilen hastalığı, Anadolu Ajansı'na değerlendirmiş. Saplantılar, genellikle genetik ve çevresel faktörlerden ortaya çıkarmış. Aşırı titizlik, aşırı düzen merakı, fobiler, hastalık hastası olmak ve benzeri şekillerde dışa vuruyormuş saplantılar. Bunları, biz de zaman zaman kendi çevremizde görmez miyiz? Örneğin, tanıdığım bir hanım vardı. O kadar titizdi ki, eve gelen ve kapı önüne kamyonla yığılan kömürleri, kömürlüğe taşınmadan önce, birer birer sabunlu bezle silerdi. Jack Nicholson'un "As good as it gets" filmindeki titiz tiplemesini hatırlayın. Her el yıkamasında, yeni bir sabun kullanıyordu. Sabunların kirlendiğini düşünüyordu çünkü. Bu "Beyin" nasıl bir şeydir ki, hem tarihin akışını değiştiren buluşlar yaptırıyor insana, hem de insanı gülünç hallere düşüren sapkınlıkları ya da saplantıları üretebiliyor? Prof. Dr. Kucur'un açıklamalarına göre, kişinin hayatı büyük ölçüde saplantılar tarafından esir alınırsa, o kişi izolasyona itilebilir. Saplantıların ölçüsünün kaçması, kişinin toplumla uyumunu engeller. Takıntılar yoğunlaştıkça, kişide depresyona girme ihtimali artar. Örneğin hastalık hastası (hipokondriak) olanlar, sonunda her şeyden korkmaya başladıkları için, tüm canlılarla ve en yakın çevreleri ile ilişkilerini keserler. Karşı cinsle her beraberliklerinden, mutlaka hastalık kapacaklarını düşünmeye başlarlar mesela. Sürekli aldatıldıklarına inananlar, devamlı bir tehdit altında bulunduklarını dü- şünenler... Türk toplumundaki bireysel saplantıların oranı, 30'da birmiş... Konya'daki bir araştırmada, saplantılı insan oranı yüzde 5 çıkmış. Neticede modern tıp, beyin kimyasını çözmeye başladığı için, saplantılar da, göreceli olarak tedavi edilebiliyor. Düşünün ki, yeni ilaçlarla, şizofreni hastaları bile, çalışma hayatına devam edebiliyor. Ama neticede bunlar, bireysel tedavileri ifade etmekte. Peki ya, toplumsal psikiyatrik bozukluklar ve saplantılar nasıl tedavi edilecek? Onlar da, toplumsal genlerdeki bilgilerle aktarılan, çevre etkisiyle yoğunlaşan saplantılar sınıfına giriyor. Mesela, toplumun belirli bir kesimi, kendilerini sürekli Kurtuluş Savaşı yapan savaşçılar olarak görüyor ve iç-dış düşmanları saptamak için, yurt ve dünya gerçeklerinden kopuyorlarsa, bunlar nasıl tedavi edilecek? Sizler de, bu tür "Toplumsal Saplantılar"ın semptomlarını görmüyor musunuz? Dünyevi her davranışın mutlaka bir "Günah"a kaynak olacağına inanan saplantılı dindarlar gibi, yurt ve dünya gerçeklerine uyum göstermenin mutlaka "Vatana İhanet"le sonuçlanacağını düşünen saplantılı yurtseverler yok mu? Ya da, "Benden başka herkes ya hırsız, ya satılmış, ya namussuz" diyenlere hiç rastlamıyor musunuz? Bu davranış, gazeteciliğin mesleki deformasyonu ile birleşince, "Benim patronumdan başka bütün medya patronları kötüdür" çizgisi çıkmıyor mu ortaya? Olayları irdeleyip bir sonuca varmak yerine, "Amerika kötüdür" saplantısından yola çıkıp, gerçekleri de bu saplantıya uydurmaya çalışırken, sonunda "Saddam iyidir"e varanları görmüyor musunuz? Acaba toplumsal saplantıların tedavisi, eğitimden mi başlamalı?
|