|
|
Faizi AB heyecanı törpüler
Amerika'da baz faiz oranlarının 1950'li yıllardan sonra en düşük düzeyi olan yüzde 1'e inmesi, uluslararası finansal kaynakları gelişmekte olan ülkelere ve Türkiye'ye yöneltti. Yakalanan siyasi istikrardan ve krizden IMF'nin gözetiminde çıkış ile AB umudu buna eklenince, 2002 ve 2003 yıllarında Türkiye'ye her yıl 10 milyar doların üzerinde yabancı kaynak girdi. Bu da büyümeyi finanse etti, mali piyasalardaki iyileşmeyi aşırılaştırdı. Piyasalar iyimserlikte hep reel sektörün önünde gitti. Gelinen aşamada ABD'de faiz artırımının başlayacağı kesinleşti. Bu belki de 0.25'lik oranlarla yapılacak, ama faiz artışı kalıcı olacak. Nasıl düşüş yüzde 6.5'ten başladı ve 3 yılda yüzde 1'e vardıysa, faiz artımı da belki bir kaç yılı alacak ve arka arkaya gelecek. Faiz indirimine dünya piyasaları hazırlandığına göre, ABD Merkez Bankası FED, bunu 4 Mayıs'taki ilk toplantıda bile yapabilir. Bu faiz artırımı, Türkiye'ye gelen uluslararası paranın yönünü değiştirebilir ve mali piyasalarda şimdiye kadar hakedilmeyen iyileşmelerin arkasındaki sermaye akışını tersine çevirebilir. Bu anlamda balayı dönemi bitti. Bunun da faiz oranları, döviz kuru yanında hisse senedi piyasasına yabancı satışı ile olumsuz yönde etkisi olabilir. Bu gelişme ekonomi için bir olumsuzluk. Ama AB heyecanı yaratılabildiği ölçüde bu olumsuzluk nisbeten azaltılabilir de.
|