Yine tarih yazdık, ekonomisi büyürken sermaye piyasası küçülen tek ülkeyiz
Geçen hafta yazmıştık, hisse senedi piyasasının 10 yıl süreyle en büyük aracı kurumu Global, faaliyet alanını değiştiriyordu. Bu, piyasaya sığmayacağının ve bu pazarda gelecek göremediğinin işaretiydi. Piyasa için üzücü bir durum. Sadece Global değil, bir süre önce de Marbaş piyasadan çekilmeye karar verdi. Geçen yılın sonuna doğru Çağrı Menkul Değerler bedelsiz el değiştirdi. Bugün istenirse 10'larca aracı kurum satın alınabilir. Bu işten kazasız belasız kurtulmayı isteyen, daha fazla zarara uğramadan sektörden çıkmak isteyen aracı kurum patronu çok. Halbuki sermaye piyasasına umut bağlanan, müşterilerin hisse almak için kuyruk oluşturduğu 1990'ların başında, herkes aracı kurum sahibi olmak istiyordu. Nitekim oldu da. Ancak sermaye piyasasında işler aynı boyutta iyi gitmedi. Aracı kurumlar işsiz kaldı. 18 yılda olanlar- Bitişikteki grafik, İMKB'nin yeniden faaliyete geçtiği 1986'dan itibaren ana yatırım araçlarının durumunu gösteriyor. Milli gelire oranına göre 1986-2003 arasında geçen 18 yılda payını kaybeden tek yatırım aracı var: TL mevduat. Milli gelirin yüzde 22'sinden yüzde 19'a inmiş. Diğer tüm yatırım araçlarının milli gelire oranı giderek büyümüş. Döviz mevduatı milli gelirin yüzde 5'i düzeyinden yüzde 22'sine, devlet iç borçlanma senetleri yüzde 5'inden yüzde 59'una çıkmış. Arada milli gelir de büyümüş ama iç borçlanma bu büyüklük içindeki payını 10 kat artırmış. Hisse senetlerinin payı ise yüzde 1.6'dan yüzde 4.9'a çıkmış. Çok vasat bir performans. Sermaye piyasasının hisse senedi ayağı büyüklük olarak 1990'lı yılların başındaki düzeyinde. Neden? Gelişmeme nedenleri- Nedeni elbette birden çok. Aşırı devlet iç borçlanması ve çok yüksek reel faizler mali piyasalarda paranın yönünü Hazine bonosu-devlet tahviline çevirmesiyle sonuçlandı. Hiçbir yatırım aracı Hazine kağıtlarıyla rekabet edemedi. Yüksek enflasyon hem şirketlerin verimsizliklerini gizledi, hem de kar payı dağıtmayı anlamsızlaştırdı. Şirketlerin sermayesini eriterek sık sık sermaye artırımına gitmeye, dolayısıyla halka açık bölüm nedeniyle piyasadan para çıkışına yol açtı. Siyasi istikrarsızlık, ekonomik istikrarsızlık, enflasyonun yükselmesi, büyümenin düşmesi ve her iki konuda oynaklığın artması, derin ekonomik krizler bu piyasayı olumsuz etkiledi. Genel sorunlar yanında piyasanın yapısal sorunları da, gelişmesinin önünde en önemli engel olarak çıktı. Bu piyasa kendi müşterisini bir türlü koruyup kollayamadı. Manipülasyon, insider trading gibi temel sermaye piyasası suçları her zaman yaygındı. Kamuyu aydınlatma ve şeffaflık azdı. Ama bizim piyasamızın hisse senedi yatırımcısına yaptığı zarar bunlarla da sınırlı değil. Bu piyasada, 1994 krizinde toplu aracı kurum batışlarından büyük darbe yedi. 60 bini aşkın yatırımcının 200 milyon dolardan fazla hisse senedi batan aracı kurumlar tarafından iç edildi. Bu zararı karşılamada sermaye piyasası bugüne kadar basiretli davranamadı. 2001 krizinde bu kez bankalar battı. Bankaların küçük ortaklarına ait hisse senetleri, yani borsada işlem gören hisse senetleri bedelsiz müsadere edildi. 1994'de aracı kurum batışından büyük darbe yiyen hisse senedi piyasası 2001 krizinde devletin ve Bankalar Kanunu'nun ilgili maddesinden dolayı daha da büyük yara aldı. Bankaların iştirakleri ve batan diğer şirketler nedeniyle yaklaşık 450 bin yatırımcının 760 milyon dolarlık zararı oluştu. Yeni hazırlanmakta olan Bankalar Kanunu Taslağı'nda da "beledsiz müsadereyi" önleyecek bir madde konulmuş görülmüyor. Piyasayı boğduk- Bu sırada İMKB'nin elde ettiği parasal kaynaklar çeşitli alanlara bağışlandı, büyük kısmına devlet, hiçbir yasal dayanağını hazırlamadan el koydu. Milyar dolarlar kamu kesimine aktarıldı. Hisse senedi yatırımcısı vergilendirildi, halka açık şirketlere tanınan vergi muafiyeti kaldırıldı, devlet iç borçlanma senetlerinden kişisel yatırımcı için vergi oranı sıfıra düşürüldü, özel sektör tahvilleri vergi dezavantajı nedeniyle çıkarılamaz hale geldi. Hisse senedi yatırımcı sayısı 1.360 binden 912 bine düştü. Hisse senedi piyasası güdük kaldı. Bu piyasa kaynak yaratamaz duruma geldi. Şirketler halka açılamıyor, devlet bu piyasada özelleştirme yapamıyor. Sermaye piyasasını coşturacakken, hep birlikte boğduk. Bu sırada piyasanın anası neredeydi derseniz, bunu daha sonra ele alacağız.
Sonuç- "Ne sağa da, ne bağa, koduk onu toprağa" Rize sözü n
|