Dış ticaretten ilk ciddi S.O.S işareti
Denilebilir ki, bir aylık verilerden yola çıkarak dış ticarette ilk ciddi tehlike işaretinin geldiğini söylemek için erken değil mi? Doğrudur, sadece bir aylık sonuç bizi yanıltabilir. Ancak ihracatın ve ithalatın seyri dikkate alınınca durum biraz değişiyor. * Bir kere ihracat artışı aralık ayında yüzde 38, ocak ayında yüzde 35 iken, şubat ayında yüzde 22'ye indi. Üç aydır artış eğilimi sürekli zayıflıyor. * İthalat ise aralık ayında yüzde 50, ocak ayında yüzde 35, şubat ayında yüzde 44 arttı. İthalat hızla artıyor. Dış ticaret açığı aralık ayından bu yana ciddi biçimde artıyor. * Dün açıklanan şubat ayı dış ticaret verileri, 3.8 milyar dolarlık ihracatın beklenenden az çıktığını, TİM verilerinden 257 milyon dolar düşük olduğunu ortaya koydu. Buna karşılık ithalat, artışını sürdürünce dış ticaret açığı yüzde 90 büyüdü, iki ayda 3.9 milyar dolara yükseldi. * Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin ihracat kayıt rakamları, mart ayında 5.3 milyar dolarlık dış satıma işaret ediyor. Bu rakamın ocak ve şubat aylarında olduğu gibi biraz düşük çıkacağını dikkate alırsak, mart ayı resmi ihracat rakamının 5 milyar dolar civarında olacağını varsayabiliriz. Buna karşılık mart ayında ithalden alınan KDV tutarı 1 katrilyon 264.2 trilyona yükseldi. Şubat ayının 982 trilyon liralık ithalden alınan KDV'si ile 5.9 milyar dolarlık ihtalata ulaşılırken, mart ayındaki 1.264 trilyon liralık KDV'nin 7.6 milyar dolarlık ithalata yol açacağı hesaplanır. Burada tabii kurun değişmesi ithalat rakamını da biraz değiştirebilir. * Ancak nereden bakılırsa bakılsın, ocak ayında 1.5 milyar dolar, şubat ayında 2.4 milyar dolar olan dış ticaret açığının mart ayında tırmanışını sürdürerek 2.5 milyar dolar ve üstüne çıkacağı tahmin edilebilir. Bu da üç ayda 6.4 milyar dolarlık açık demek. Aynı eğilimler sürerse yılın tamamında da 26 milyar dolarlık açığa doğru gidilir. Bu da 2000'deki 27 milyar dolarlık tarihi rekora çok yakın. * Üstelik iki aylık ithalat rakamları yatırım ve tüketim ihtalatının patladığını gösteriyor. Yatırım malları ithalatı yüzde 65 artarak 1.7 milyar dolara, tüketim malları yüzde 91 büyüyerek 1.5 milyar dolara çıktı. Buradan da, kurun düşük düzeyinin tüketim talebi ile birleşmesinin ithalatı sıçrattığı sonucuna varılabilir. Yine kurun düzeyinden dolayı ihracatın hızını kestiği, dolayısıyla ithalatihracat makasının açıldığı dikkati çekiyor. * Denilebilir ki, bu yıl turizm gelirleri gayet iyi gidiyor. Evet, turizm gelirleri böyle devam ederse yukarıda yer alan dış ticaret açığını finanse etmede yardım edebilir. Ülkeye sermaye girişi de sürerse, yine bu açık finanse edilebilir ve 2000 yılındaki gibi, Türkiye hemen krize girmeyebilir. * Tehlike bölgesi- Bir de tabii, ithalatın ihracatı karşılama oranı henüz yüzde 60'larda. Büyük krizin koşullarının oluşması için, bunun yüzde 50'ye doğru inmesi gerekiyor. 1980 sonrasına ait yukarıdaki tabloda yer alan veriler, bunun böyle olduğunu gösteriyor. 1980, 1994 ve 2001 krizleri öncesinde ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 51-52'ye düşmüş. Şimdilik yüzde 70'lerden aşağıya doğru inen oranla bu tehlikeli noktada değiliz. Ancak bu noktaya doğru bir gidiş var. Bir ay sonra açıklanacak mart ayı ithalat verileri de muhtemelen bu yönde çıkacak. Üstüste iki aylık kötüleşmenin ardından nisan ayı rakamlarının nasıl çıkacağı bize daha net bilgiler verebilir. Normal koşullarda ithalatı düşürmek mümkün olmadığına göre, ihracatın artış ivmesini sürdürmesi hayati önemde. * Sonuç- "Sonuçları değil, başlangıçları değiştirmek gerekir" Alain
|