| |
|
|
Takma kiloyu kafana, çaktırmadan diyeti yakala!
İki dünya bir araya gelmez, Sevgi diyetisyene gitmez!. Gençliğim onun sapı bunun kökü, light, düşük kalorili diyerek tükendi. Yetti gari rejim mejim yok. "Beni seven balık etimle sevsin" sloganıyla tüm zayıflama eylemlerini protesto ediyorum. Daha doğrusu ediyordum. İnanın çok direndim. Her pazartesi Hıncal'ın eli kolu asistanı Yasemin Abla'yla çene çalma günümüzdür. Allahıma bin şükür gözlerim teraziden farksızdır, yüz gram fazlalığı elli metre öteden çakarım (Ana yadigârı napalım). Her hafta Yasemin Abla süzüldükçe süzülüyor. Süzülmekle kalsa yine iyi, bir güzellik, enerji, tenise de başladı tutabilene aşk olsun. Neymiş diyetisyeni varmış, her şeyi yiyip kiloları vermiş. Gören doktora değil, karnavala gidiyor zannedecek. Bir neşe bir neşe. Beni de peşine katıp sürüklemeyi denedi. Yemin ettik, etimizden budumuzdan memnunuz ya taca kornere bakıyorum. Ayağımı eşeleyip duruyorum. İsim vermeyeceğim ama bildiğiniz kadın programlarında, gazetelerde, kokteyllerde boy göstermiş diyetisyenlerin yüzde doksanının kapısını çalmışlığım var. En baba metabolizmacımızdan bir ayda randevu aldım, ofisinde üç buçuk saat bekletildim. Sonuç: Üç dakikada yazılmış listeyi verip iki ay sonra kabullerini belirtti.. Sevgi taktı sepeti koluna, doğru kebapçı yoluna! Geçen hafta Aktüel'i okuyorum ana! "Fark etmeden diyet." Yazan da Yasemin'in gurusu Selahattin Dönmez. Hadi şeytan dürtü diyelim. "Alo Yaso! Selahattin'i bir de mekânında görelim, çıtır kıtır milletine hizmetimiz olsun.." Hımm pek de gençmiş, tabii bir kulp takmadan duramam. Bir kere misyonu misyonuma aykırı. Duran toptan gol atacağım ya "Öncelikle tüm zayıflama formüllerini bilirim" cümlesiyle konuya girip, diyetolojimi döküldüm. Hızımı alamayıp fiziki planını çıkartmak adına adamı ayağa kaldırdım. Eee, nolur nolmaz. Amerikalı Dr. Atkins yüz elli kiloyla ölünce üzümünü yemeden bağına bakasım tuttu. Abi filinta. Formlar verildi, bilgisayarda ölçüldüm, biçildim. Canım doktorum (yağcılarda inecek var) kilomu gayet normal buldu. Benimkisi de şımarıklıkmış (beş kilo kadar). Hastalar çifter çifter akında. Anasını, kankasını kapan kapıda. "4 kilo verdim", "Ayy çok memnunum", "8 kilo verdim". Telefonlar susmuyor adam acayip dakik: "17:44'de konuşalım" tarzı cevapları var. Artı yirmi dört saat motivasyon imkânı, sıkıştın mı ara doktoruna sor. Bundan kıyak rejim mi olur? Kitabın adı "Fark Etmeden Diyet". Çok başarılı! Biz fark ettik mi, tadımız kaçar. Uykumuzda dolmaları sayarız. Asıl hadise Selahattin Dönmez'de yatıyor. İnsan tatlı diline, gül yüzüne dediklerini dinler. Misal ben ne ara diyete başladım bilmiyorum. Şu an diyetimin beşinci günündeyim, erimekteyim. Gözlerim kaymadıkça, içim gıcıklanmadıkça, ayılıp bayılmadıkça ben diyete diyet der miydim kardeşim. Fark etmeden diyet mi olurmuş. İbo'nun deyimiyle "Akort oldum vallahi". Bundan böyle Sevgi Selahattin'den Dönmez! Bana pompiş diyenler dört hafta sonra yüzlerini yere eğecekler. Darısı diğer pompiş kardeşlerimin başına. Yolunuz açık olsun! e-mail: sevgunluk@yahoo.com
|