| |
|
|
Peki ya baba?.. O kurban değil mi?..
14 yaşında bir küçük kız kaçırılmış, tecavüze uğramıştı. Aile Meclisi toplandı. Namus kirlenmişti. Temizlenmeliydi. Namussuz artık yaşayamazdı. Karar alındı. Uygulama görevi babaya verildi.. Baba öz kızını telle boğarak öldürdü.. Töre yerine getirilmişti.. Bu sadece en sonuncusunun özeti.. Daha bir ay önce bir başka küçük kız gene Aile Meclisi kararı ile öldürülmüştü.. Ondan önce başkası, daha önce başkaları, başkaları.. Bundan sonra da başkalarının öldürüleceği gibi.. Medyanın tavrına bakıyorum.. Nasıl yüzeysel, nasıl kolay, nasıl popülist bir yaklaşım.. Vahşet.. Cinayet.. Cani.. Akıllarına ne geliyorsa yazıyorlar, çocuklarını, kardeşlerini, yeğenlerini, daha düne kadar canları olan çocukları öldürenler için.. Sonra unutuyorlar, yeni bir cinayete kadar.. Cinayet diyorum.. Bu bizim lafımız.. O törenin dünyasında yapılan şey cinayet değil.. Namusun temizlenmesi, tekrar insan içine çıkacak yüze sahip olmanın, alnı açık gezmenin tek çaresi.. Bu onların inancı.. İnançlar önünde kim durabilmiş ki, tarih boyu.. Hiç unutmuyorum.. Galiba size de nakletmiştim.. Rahmetli Turan Yavçan anlatmıştı.. Kore savaşlarının en sıcak döneminde ordaydı.. Ertesi sabah büyük bir çatışma bekleniyor Çinlilerle.. Askeri erken yatırmışlar gece.. Uyku tutmamış Yavçan Binbaşıyı.. Çadırların etrafında dolaşmaya çıkmış.. Hava buz gibi soğuk.. Sıfırın kimbilir ne kadar altında.. Nehir kenarına gelmiş.. Buz tutmuş nehir.. Kenarda bir askeri.. Soyunuk.. Kasaturası ile buzu kırmış, matarasını nehirden doldurup yıkanmaya çalışıyor.. "Giyin. Çadırıma gel" demiş.. Gelmiş asker ve hikâyeyi öğrenmiş.. Askeri de uyku tutmamış.. Dolaşmaya çıktığında nehir kenarında bir Koreli kız görmüş.. Aylardır kadın yüzü gördükleri yok.. Şeytan dürtmüş.. Kızı oracıkta yatırmış.. İş bitince de korkmuş.. "Şimdi bu şikâyet eder, beni kurşuna dizerler" diye.. Boğup öldürmüş kızı.. Cesedini de çalının dibine sürüklemiş.. Buzu kırıp nehirde yıkanmaya çalışmasının sebebini anladınız tabii.. "Yarın kapışacağız Çinlilerle kumandanım. Cünüp gidersem şehit sayılmam.. Boy abdesti alıyordum.." İyi düşünün.. Bu gerçek öyküyü iyi düşünün.. Irza geçmek sorun değil, delikanlı için.. Öldürmek de sorun değil.. Ama öbür dünyaya kirli gitmek hem de nasıl sorun.. Şimdi dikkat edin.. Doğruyu yanlışı tartışmıyorum.. İnancın ne olduğunu anlatmaya çalışıyorum.. İnancın insana neler yaptırdığına örnek getiriyorum. Bir babanın kendi öz kızının boğazını sıktığını bir düşünün hele.. "Yapma baba" diye yalvarırken canı kızının boğazını sıktığını düşünün.. Baba o an ne düşünüyor, ne hissediyor onu düşünün.. Kendinizi o babanın yerine koymayı ve öyle düşünmeyi deneyin.. Yapamazsın.. Çünkü sizin inançlarınızda öyle bir şey yok.. Onun için yapamazsınız.. Peki ne olacak?.. Töre cinayetleri böyle sürüp gidecek mi?.. Benim sevgili medyama göre, Töre cinayetlerinde hafifletici sebep uygulaması kalkarsa iş bitecek.. Güldürmeyin beni.. Öz çocuğunu elleri ile boğarken kendisine zaten en büyük cezayı veren adamı, hapis cezasının birkaç yıl artması etkiler mi?.. "Aman ben töre cinayetinden, töreden vazgeçeyim.. Çünkü artık 18 değil 24 yıl yiyeceğiz" diyecek ve öldürmeyecek öyle mi?.. Böyle düşünenler, töreyi, Anadolu insanındaki namus anlayış ve inancını hiç bilmeyenlerdir.. İdam da etseniz, sonuç değişmez.. Çünkü onun inancında, namusu kirli yaşamaktansa ölmek evladır.. Kolay mı ölmek öldürmek peki?.. İşte medyanın iki yüzlülüğü orada ortaya çıkıyor. İnsanoğlunun en güzel rekabeti bir maça gidiyorsunuz.. "Ölmeye ölmeye geldik.." "Ölecek, ölecek, öleceksiniz"diye bağırıyor, binlerce gırtlaklı korolar.. Bunlar metrelerce bez pano olup tribünlere asılıyor.. Hangi medya mücadele ediyor bununla.. Hangi medya isyan ediyor, "Sporda ölümün ne işi var" diye. Bir ulusal şölen, bir ulusal coşku gecesi, hem de Çocuk Bayramı gecesi, o gece için özel düzenlenmiş bir havada, sunucular bayraktan yapılmış kostümler giyerken bir şarkıcı adayı çıkıp "Beynime dayarım silahı, sıkarım, asarım, keserim" gibisinden bir şarkı seçip okuyor.. O günün anlamını çok iyi bilen bir yönetici "Böyle bir geceye bu şarkı mı seçilmeliydi" diye itiraz ettiği için benim "Demokrat" medyam tarafından topa tutuluyor.. Sağım, solum, önüm, arkam ölüm.. Nereye baksam, nereye gitsem ölüm.. Medya buna çanak tutuyor üstelik.. Sonra, doğduğu günden beri kendisine öğretilen, beynine çakılan törelerin gereğini yapana nasıl karşı çıkarsın.. Çıkmıyorlar zaten.. Çıkar gibi yapıyor, iki gün bağırıyorlar.. Bir gerçekçi çözüm öneren var mı?.. Yasa ile adamın inançlarını değiştirmek mümkün mü?. İdamı geri getirsen öldürecek adam.. O zaman.. O zaman ne yapmalı?.. Üniversiteler ne işe yarar bir ülkede.. Sosyoloji Ana Bilim Dallarındaki profesörler, doçentler, uzmanlar ne işe yararlar?.. Bir üniversite Töre Cinayetleri ve Önlemler Sempozyumu düzenleyemez mi?. Medya bunu isteyemez mi?.. Dünya çapında uzmanlar konuyu tartışamaz, çözüm öneremez mi?.. Anadolu insanının, eğitimi geçin, okuması yazması doğru dürüst olmayan bu aşiret çocuklarının kafalarındaki "Töre" nasıl değiştirilir.. En büyük ayıbın, en büyük günahın "Öldürmek" olduğu nasıl anlatılır onlara.. "Ne geldiyse başımıza Namus belası kardaş Mertlikten söver insan Mertlikten atar tutar, Mertlikten eder eder ataş Mertlikten bunca savaş" diyen Cem Karaca şarkısını bağıra bağıra söylerken tepine tepine dans eden kentliler, kırsalda yüzlerce yıldır, namus uğruna öldüren ve öldürenler için yakılan ağıtlarla büyüyenleri akıllarına getirirler mi?.. Sanmam.. Onlar Cem'in ne dediğinin bile farkında değillerdir. Olsalar ya şarkıyı lanetler, ya da Güldünyalar'ı, Nuranlar'ı öldürenlere alkış tutarlardı.. Ölen ölüyor.. Kurban, hem de ne acıklı bir kurban o.. Peki ya kalan.. Kendi öz kızını öldürmüş olmanın acısını yaşadığı sürece taşıyacak olan öbür kurban.. Törenin asıl kurbanı ne oluyor?.. Peki bu geniş, bu eğitimsiz beyinlere, törelerin yanlış olduğu nasıl anlatılacak?. Beyin yıkayan inançlar oradan nasıl alınıp, yerine, çağdaş, uygar inançlar yerleştirilecek?. Bunu düşünen, öneren var mı?. Onun için üniversiteler diyorum işte.. Bu ülkede üniversiteler ne yazık ki, böylesine önemli toplumsal konularda önderlik etme görevlerinden çoktan vazgeçtiler. Kampuslarına kapanıp oturuyorlar.. Töre, bu ülkenin en korkunç sorunlarından biri.. Töreyi, yasayla, asarak, keserek aşamazsınız.. O beyinlerin içindeki değiştirmek gerek?.. Nasıl.. Adamın nerdeyse genlerine işlemiş töre yasalarını nasıl değiştireceksiniz?.. Bunu bilim adamları araştırmak ve bulmak zorundalar.. Onlar bulacak.. Devlet uygulayacak.. Televizyon işe yarar mı?.. Aşiret ileri gelenlerini toplayıp eğitmek, yardımlarını istemek.. İmamlar, Dedeler mesela.. Din adamlarının öğretileri yararlı olabilir mi?.. Bir yanlış inancı, bir doğru inancı kullanarak aşabilir miyiz?. Bilmiyorum.. Kafam karmakarışık zaten.. Ama "Vahşet.. Katil.. Cani.." demekle sorunun çözülmeyeceğini biliyorum.. Sorun büyük, sorun derin, sorun acı.. Çözüm ise ufukta görünmüyor şimdilik!. Çünkü dördüncü güç medya, hâlâ sorunun farkında değil.. Nerde kaldı, çözüm!..
d
|