Denizciliğimize hayat öpücüğü
Önümüzdeki günlerde denizciliğimiz için çok önemli bir toplantı gerçekleşecek. Deniz Kuvvetleri Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığı; denizcilik gücümüz hakkında bir durum tespiti yapmak, denizciliğimizin geliştirilmesine yönelik yöntemleri tartışmak ve denizcilikle ilgili kurum ve kuruluşların bu konuda strateji geliştirmelerine yardımcı olmak amacıyla 05-06 Nisan'da Deniz Harp Okulu'nda 'Türk Denizcilik Gücü' adlı bir sempozyum düzenliyor. Bu toplantıya ben de katılacağım. Şahsen bu toplantıyı çok önemsiyorum. Çünkü bu toplantıda çok önemli şeyler konuşulacak. Böyle bir toplantıya gerek duyulmasını, askeri cenahtaki duyarlılığın göstergesi olarak kabul ediyorum. Bir ülkenin deniz gücü; askeri bahriyeden, ticari bahriyeden, balıkçılardan ve amatör denizcilerden oluşur. Dünya tarihinde dünyaya hakim olan tüm uluslar denizlere de hakim olmuşlardır. Denizlere hakim olmak için ise yukarıda saydığım bu dört unsurda da kuvvetli olmak gerekir. Yani denizlerle ilgileniyorsanız "amaan donanmaya da ne gerek var?", "balıkçısı da olmayıversin", "taşısın da kim taşırsa taşısın", "amatörü, yatçısı kusur kalsın" diyemezsiniz. Her teknedeki Türk bayrağı o denizlerde kazanılmış bir vatan parçasıdır. Onun için yurtdışında gördüğüm bir Türk gemisi göğsümü kabartır.
ASIL MESELE TEDAVİDE Bilirim ki, o gemiyle birlikte ülkem de o sularda dolaşmaktadır. Bilirim ki, o gemiye adımımı attığım anda kendimi Anadolu'- nun ortasında buluveririm. İşte bu yüzden denizlerde bayrak gezdiren teknelerimizin sayısının artmasını gönülden istiyorum. Oysa Türk denizciliği son yıllarda gerçekten sıkıntıda. Bunun birçok nedeni var. Bunların hepsi konuşulmalı, tartışılmalı. İnsanlar bir diğerinin alınmasından çekinmeden fikirlerini açık açık ifade edebilmeli. Hiç değilse bu toplantıda bu esneklik sağlanabilmeli... Konuşulabileceğine ve bu hoşgörü ortamının yaratılabileceğine inanıyorum. Gelgelelim işler bu toplantıda konuşulmakla bitmiyor. Konuşarak, tartışarak olaya teşhis koyablirsiniz. Ama asıl mesele işin tedavisini yapabilmektir. Yani bu toplantıda verilerin elde edilebilmesi, işin çözüldüğü anlamına gelmeyecek. Çünkü denizcilerin sıkıntılarının çözülmesi; bir takım yönetmeliklerin ve kanunların değiştirilmesine, hepsinden de önemlisi bazı kafaların değiştirilmesine bağlı... Zaman zaman siyasi otoritelerin iyi niyetli girişimlerine şahit oluyoruz. En azından oy kaygısıyla bile olsa çıkan seslere kulak verebiliyorlar. Ama bürokrasi ile ilgili olarak aynı iyimserliği taşıyamıyorum. Türkiye'de iktidarlar, bakanlar değişiyor. Dünya görüşleri değişiyor ancak bürokrasinin bakışı hiç mi hiç değişmiyor. Öncelikle ellerindeki gücü kaybetmek istemiyorlar. Pozitif adım attırmıyorlar. İstediklerinin dışındakini yapmak isteyen seçilmişleri de, "mevzuat müsait değil, suçlu olursunuz" diye sindiriyorlar. Bu yüzden de iktidara geliyor. Ama gerçek anlamda iktidar olamıyorlar. Bakalım bu toplantı nasıl geçecek? Ve hepsinden önemlisi burada ulaşılan veriler, uygulama mevkiinde olanlar tarafından nasıl değerlendirilecek. Eğer sonuç olumlu olursa bu toplantıyı denizciliğimiz için hayat öpücüğü olarak değerlendirebiliriz. Yoksa!.. Yoksa, gerisini düşünmek bile istemiyorum...
|