ADF toplantısının ardından (II)
Geçtiğimiz hafta Amatör Denizcilik Federasyonu'nun düzenlediği toplantının Sahil Güvenlik'le ilgili bölümlerini sizlere aktarmıştım. Bu hafta Denizcilik Müsteşarlığı'nın görevlilerinden edindiğim intibayı sizlerle paylaşacağım. Önce bir kez daha şunu söyleyeyim. Türkiye'nin amatör denizcilerine uyguladığı zorlamaların dünyada eşi benzeri yok!.. Bunun böyle olduğunun bürokratlar da farkındalar. Ama kesinlikle ellerindeki yetkilerden vazgeçmek niyetinde de değiller.
Konuşmamız sırasında bürokrat arkadaşlarımız sık sık, "Şunu da istemeyecek miyim?" ya da "bal gibi isterim" diyorlardı. Bizler de dilimiz döndüğünce, "amatörlerle bu işi ticaret yapanları karıştırmayacaksınız" diye dert anlatmaya çalışıyorduk. Belki de işin kırılma noktası bu: Bürokratlar kendilerini devlet gibi görüyorlar, bizleri de "her an yaramazlık yapabilecek bir evlatları". Oysa amatörlerin ne ellerinden tutulması gerekir ne de bürokratlarımızın gözetimine ihtiyaçları var. Bizim istediğimiz tüm dünya, amatör denizcilerine hangi yaptırımları uyguluyorlarsa bize de aynısının uygulanması.
Hemen aklıma gelenleri sıralayayım: Dünyada hiçbir ülke denize çıkacak yatlara, "Sen şuraya kadar gidebilirsin, sen şu kadar açılabilirsin" demiyor. Bu uygulamalar gemiler için. Onun için bu uygulamanın hemen kaldırılması gerekir. Bir örnek daha, adamın teknesinde can yeleği de var, can simidi de. Eğer "sertifikası" yoksa kendisini savcının karşısında buluyor. Yahu kardeşim, "bütçeme uygun olsun diye" ben gider Aliağa'dan gemiden çıkma can simidi alırım. Benim şahsi kanaatim o ki, sağlam olmak kaydıyla bu can simitleri sertifikalı olanlardan daha da garantilidir. Çünkü büyük bir çoğunluğu gerçek mantardan yapılmadır.
Yeni çıkan sertifikalı can simidi dedikleri plastikleri maazallah denizdekine atarken kafasına gelse, beyin kanamasından gider. O zaman neyin sertifikasını istiyorsunuz? Geçtiğimiz yıl bir arkadaşımız Fransa'dan sıfır tekne almış, iftiharla Türk bayrağı çekerek yurda getirmişti. Teknesinde can yeleği de, can simidi de istenilenden fazlaydı. Marmara'da çevirdiler. Ve bütün bunların sertifikası yok diye az daha başı belaya giriyordu. Görünüşe göre ehliyet yaşı indiriliyor. Ama sağlık raporu aynen istenecek. Buna göre de tek gözü olmayan bir amatör tekne kullanamayacak. İki gözü görmeyen amatörün okyanusu tek başına geçtiği dünyada, biz nerelerdeyiz. Hele hele tüm denizcilik tarihi tek gözlü, tek kanca kollu tiplerle doluyken.
|