| |
Gazete batıranlar bize akıl veriyor
Şimdi size ilginç bir hikaye anlatacağım. Can kulağı ile dinleyeceğinizi umuyorum. Bildiğiniz gibi Hürriyet yazarı Fatih Altaylı, ikide bir ortaya çıkıyor ve SABAH'ın "ürkütücü gelişimi"ni baltalamak için kendine göre senaryolar üretiyor. Neymiş: "SABAH'ı yıllık 20 milyon dolara kiralamaya hazırmış." Bu arada, bendenize de garanti veriyor, "işinden atmayacağım" diyor. Sanki ben onunla çalışırım. Baştan söyleyim, SABAH'ın kapısından girdiği gün, öteki kapıdan bu gazeteyi terkederim. Üstelik bizim sözümüz, unutulacak türden olmaz. Fatih Altaylı, 90'lı yılların başında nasılsa, "Günaydın Pazarlama"nın başına geçmişti. Meraklı ya, "patronluk" denemesine o tarihlerde başlamış. Günaydın Gazetesi, Gelişim Yayınları, Tan ve Günaydın Pazarlama şirketi, Asil Nadir'in Polly Peck'inden ötürü zor duruma düşmüştü. Yöneticiler hep birlikte bir çıkış yolu arıyorlardı. Özellikle Günaydın Gazetesi, kolayından tarihe gömülecek bir marka değildi. Bu grubu, derleyip toparlayacak, elini taşın altına koyacak bir sermaye sahibi aranıyordu. Bütün dünyada, usül ve üslup budur. Fakat doğru dürüst bir sermaye sahibi bulunamadı. Burada çalışan yüzlerce gazeteci heder edildi, çoğunun tazminatları güme gitti. Ve gazeteler tarihin karanlıklarına gömüldü. Şimdi... Samimi bir insandan, iyi yürekli ve iyi niyetli bir gazeteciden, hele böyle de bir tecrübe geçirmişse, ne beklersiniz? SABAH Gazetesi de sıkıntıya düşmüş, kendi yağıyla kavrulamaz hale gelmiş... Özellikle de "Ağustos 2002 Özel Operasyonu"nda, bütün kadrolarının bir gecede başka bir yere transfer olması sebebiyle "komaya" sokulmuşsa... Daha yeni 19'uncu yaşını kutlayan SABAH için ilk günden itibaren binlerce gazetecinin ve milyonlarca okuyucunun ortak emeği ve yüreği sözkonusu ise... Ölümünü mü istersiniz, yaşamasını mı? Özellikle, bir zamanlar Günaydın Pazarlama'yı yaşatmak için çaba harcadığı "varsayılan" Fatih Altaylı'nın nasıl düşünmesi ve hissetmesi doğrudur? Tabii ki "olumlu" düşünmesi ve realist davranması beklenir. Ama öyle davranmıyor. Çünkü onun dünyasında, geçmişle bugün arasında bir bağ bulunması gerekmiyor. Geçmiş geçmişte kalır, bugün bugündür, yarın ise nasıl bir çizgi izleneceği meçhuldür. Neymiş? SABAH'a saygı duyuyormuş!.. SABAH'a saygı duymak için, bu gazetenin geçmişine, verilen emeğe ve ortaya konan yüreğe saygı duymak gerekir önce... Bu da yetmez, insanın kendi geçmişine saygı duyması gerekir. Ama Fatih Altaylı, "geçmişte" olanlardan hiç sorumluluk hissetmiyor ki! 1.5 yıl önce önce galiz biçimde saldırdığı Recep Tayyip Erdoğan'ı, bugün Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterebiliyor... Esbank'la alay ediyor, iki gün sonra savunmaya geçiyor. Kendisi, Günaydın Pazarlama'yı "kurtarmaya ve yaşatmaya" çalışırken bu normal oluyor, bugün SABAH'ın yaşatılmaya çalışılması "anormal" oluyor. Nasıl oluyor da oluyor, demeyin... "Hazret"in hikmetinden sual olunmaz!..
|