kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
İlker Sarier @ SABAH
Fax:
0212 354 34 69
 

İşte o yazar!.

Bir haftadır bu köşede taban tabana zıt yazılarından örnekler yayınladığım kişi, Hürriyet yazarı Fatih Altaylı'dır.
Bu kişi, medyadaki artık iyice eskimiş "iktidarla kolkola" iş bitirme "misyonu"nun son temsilcilerinden biri olduğu için, bu kadar "zıt" yazıları rahatlıkla kaleme alabilmektedir.
Fakat, merhamet ederek teslim etmeliyim ki, bunu "mecbur olduğu" için yapmaktadır. Ne zor bir durum yarabbii!..
Hizmet verdiği yayın grubu, uzun yıllar "iktidarlarla" dirsek teması sayesinde "holding işlerini" sürdürmüştür. Bunun için de, gerektiğinde herkese "rahatlıkla" saldırabilen veya herkese rahatlıkla "yıkama yağlama" yapabilen kalemşorlara ihtiyaç duymuştur.
Bu "Holding ihtiyacı"na en yüksek performansla cevap veren kalemşorlardan biridir Fatih Altaylı...
Öyle olmasaydı, örneklerde okuduğunuz gibi, Recep Tayyip Erdoğan için, önce "kara" dediğine, daha sonra (yani iktidar olduktan sonra) "ak" diyebilir miydi?
Bu yazar, bugün artık Recep Tayyip Erdoğan'ın "kanka"sı durumundadır. Tıpkı oya işler gibi, Erdoğan'ı parlatmaktadır. En son yazısında da, "Recep Tayyip Erdoğan'ı, Kıbrıs'ta gösterdiği performanstan ötürü Nobel Barış Ödülü'nün en güçlü adayı" ilan edebilmiştir.
Temel sorun şu:
Erdoğan'a bir sebeple karşı olunabilir. Eleştirilebilir.
Veya destekliyor, methediyor olunabilir.
İnsaf, gerçeklik ve dürüstlük sınırları içinde bu iki tutumdan birini benimseyebilir herhangi bir gazeteci...
Fakat aynı kişinin neredeyse amansız bir hasmı veya düşmanı durumunda iken, nasıl olur da en kıymetli dostu ve destekçisi olunabilir? Asıl sorun işte budur.
Türk okuru hangi söylediğine inanacak Fatih Altaylı'nın?
Erdoğan'ın, "Silahlı Kuvvetler düşmanı, Radikal dönek, İslamcı, demagog, eğitimsiz, birikimsiz" biri olduğuna mı inanacak?
Yoksa, "Olgun başbakan, yakışıklı ve iyi giyimli bir lider, müthiş siyasetçi ve nobel barış ödülü adayı" olduğuna mı inanacak?
Bunlardan hangisi doğru?
Hangi söylenene inanacak okuyucu?
Bu noktada enteresan bir "duruş" daha var ama...
Geçmişte kendisi hakkında söylemediğini bırakmayan bir gazeteci ile iktidar olduktan sonra bu kadar içli dışlı olabilen Recep Tayyip Erdoğan'ın, "unutkanlığı" da hayrete şayan bir vakıa...
Demiyorum ki Başbakan, geçmişte söyledikleri için bir gazeteciden intikam alsın veya onu cezalandırsın... Ama el hak? Bu kadar da unutkanlık ve böylesine bir "kanka" muhabbetinin de "temeli" bulunabilir mi?
180 derece dönebilen bir gazeteciden ne umabilir Başbakan, yarınlar için...
Son olarak, yazılarını yayınladığım sürede Fatih Altaylı'nın kimliğini çözen okurlardan birinin e-mail'i ile bitiriyorum yazımı... Başına bela gelmesin diye okurun adını saklı tutuyorum:
"Aziz Dostum,
Köşenizde geçmişteki güzellemelerinden alıntılar yaptığınız yazarın kimliği beni fazlasıyla meraklandırdı.
'Google'da yazılarda geçen birkaç aykırı cümleyi aratarak yaptığım araştırmada, söz konusu yazarın Aydın Doğan'ın çok değerli(!) evladı 'Fatih Altaylı' olduğunu gördüm. Açıkçası afedersiniz ama midem bulandı.
Ne acı ki, aynı şahıs dünkü yazısında 'Erdoğan'a Nobel Ödülü' verilmesi gerektiğinden söz ediyordu.
Söyleyecek söz bulamıyorum.
Köşenizden okurlara bu hatırlatmaları yaptığınız için teşekkürler. İyi çalışmalar. Saygılarımla,"
Son söz:
İktidar olmadan önce "Tayyip Erdoğan'dan başbakan olmaz" diyen bir kişinin, iktidar olduktan sonra başbakana bu kadar yağlama yapması mide bulandırıcıdır.
Fatih Altaylı'nın Türkiye'ye kocaman bir özür borcu var.
"Ben yanılmışım", diyebilmelidir.
"Doğruları geç gördüm" diyebilmelidir.
İktidara yakın durmak gibi bir kötü niyet yoksa ortada eğer, en azından "gerçekleri görmekte geç kaldım" diyebilmelidir.
Fatih Altaylı "karine olarak" değil, "ispatlanabilir" bir biçimde "inandırıcılığını" kaybetmiştir.
O Türkiye'yi aydınlatmakta, bunun için görüş ve düşünce üretmekte değil, aslında "iş yapmakta"dır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Türkler ve Rumlar   / 16-04-2004
 Gereği düşünüldü!   / 15-04-2004
 Gazete batıranlar bize akıl veriyor   / 14-04-2004
 Bir açıklama borcu yok mu?   / 13-04-2004
 Bir ibret vesikası!   / 10-04-2004
 Kamu bankalarında büyük hukuksuzluk   / 09-04-2004
 Türkler bizi istemiyor   / 08-04-2004
 Adli personele zam mahkemeye nizam   / 07-04-2004
 Tayyip Erdoğan Aydın Doğan'ı da yanılttı mı acaba?   / 06-04-2004
 İşte o yazar!.   / 05-04-2004
ALİ SAYDAM
İnsanın kendi krizini yaratması çok kolaydır
Aylardır...
YAVUZ SEMERCİ
Ya Doğan Grubu binlerce yatırımcısını ya da yöneticileri ...
İLKER SARIER
Tabipler Odası nereye gidiyor?
İstanbul Tabip...
Komiser Çakar kaçağı yakaladı
Yolcusunu uğurlayan Komiser Koray Çakar deniz otobüsündeki firari...
Para değil kitap
Ovacık'ta kurulacak kütüphane için dört ay önce kolları sıvayan Seyir...
Golfçüler start verdi
Golfçüler start verdi
Golfçülerin kış mevsimi boyunca süren turnuva hasreti "LG-Beko Golf...
Uygurlar kadın olursa!
Uygurlar kadın olursa!
Kahkaha makinesi Süheyl-Behzat Uygur, yeni oyunları "Güldüren...
IMKB
E: 19,269 D:% 3.11
DOLAR
S: 1,363,000 D:% -0.37
EURO
S: 1,628,000 D:% -0.25
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.