| |
|
|
Kamu bankalarında büyük hukuksuzluk
Emekli Halkbankası müdürü Sait Ocaktürk'ün anlattıkları "karadenizli fıkralarını bile" solda sıfır bırakacak kadar enteresan... Devlet ile "memuru"nu mahkemelik eden olaylar şöyle gelişti: Halk Bankası yönetimi, özelleştirme politikası uyarınca banka şubelerine yazılı talimat göndererek, "bilançolarınızı temizleyin" dedi. Bunun üzerine şubeler, takipteki alacaklarını bilançolardan çıkarmak için, icra dairelerine başvurdular ve "aciz vesikası" almaya başladılar. Türkçesi, borçlusu belli, miktarı belli alacaklarınının "takip olanağı kalmadığını" beyan ettiler. Alacakların üzerine bir bardak su içildi. Somut örnek vermek gerekirse, Sait Ocaktürk'ün yaptığı gibi, örneğin 4 milyar 800 milyon liralık bir kredi alacağı bu şekilde bilançodan çıkartıldı. Banka yönetiminin istediği yönde, bilançolar "temizlendi." Fakat iş burada kalmadı. Bu defa yönetim, talimatla bu işlemi yapan imza yetkili banka personeli hakkında dava açılmasını talep etti. Mali mesuliyet davası... Yönetim Kurulu Bşkanı Zeki Sayın'ın geçenlerde açıkladığı üzere, 8000'e yakın banka personeli ile mahkemelik olundu. Şimdi bu davalar görülüyor. Bankacı Sait Ocaktürk, kendi davasından şöyle örnek veriyor: "4 milyar 800 milyon lirayı benden istiyorlar. Hem de yüzde 160 temerrüt faizi ile... 2002'de istenen para 31 milyara çıktı. Dava sonuçlanıncaya kadar da belki 100 milyar liraya çıkacak." "Bu davaların yüzde kaçı zimmet, rüşvet veya irtikap davası... yüzde kaçı hortumlama?" "Elimizde bütün belgeler duruyor. Büyük ihtimalle mahkemede davayı kazanacağız. Ama ya kaybedersek... Boğazımızdan bir tek kuruş haram geçmediği halde, bu hallere nasıl düşürüldük? Bunu sormak ve adaleti istemek bizim hakkımızdır." Emekli banka müdürü Sait Bey'in başına gelenler kişisel değil... Bu durumda binlerce isan var... Nasıl oluyor da, kamu bankaları bir yönetim talimatı ile "kredi alacaklarını" takip etmekten vazgeçiyor? Üçüncü şahısların borçları, yanlarına bırakılıyor? Sonra da, bu işlemi yapmaları istenen personel hakkında "mali mesuliyet" sebebiyle alacak davalarına geçilebiliyor? Türkiye, güçlülerin, yasaları istedikleri gibi eğip bükebildikleri, güçsüzleri "haksız yere" mahkemelerde süründürebildiği bir yer mi? Sayın Zeki Sayın'dan bir açıklama bekliyoruz.
|