Genç bir piyanisti dinlerken
İlk konserlerini gayet iyi hatırlıyorum. 1993'te kurulan Borusan Oda Orkestrası, 6 yıl sonra senfonik bir orkestraya dönüştürülmüştü. Orkestranın Genel Müzik Direktörlüğü ve Daimi Şefliği'ne Gürer Aykal getirilmişti. İlk konser başarılı değildi. Orkestral bütünlük bir türlü sağlanamamıştı.
Ertesi konserde orkestranın yeni elemanlarla takviye edilmeye başlandığını görmüş, daha iyi bir konser izlemiştik. Orkestra her ay yapılan sınavlarla takviye edildi. Gerek senfoni yorumlarında, gerekse konçerto eşliklerinde performans yükselmeye başladı. Lang Lang'a Çaykovski 1. Piyano Konçertosu'nda çok iyi eşlik etti, orkestra. Aykal'ın çok yoğun bir konser programı var. ABD'deki El Paso Senfoni Orkestrası'nın da daimi şefi. Bir ay Borusan'a ara verdi. Bu ay verilen konseri konuk şef Guiseppe Lanzetta yönetti. Solist, 25 yaşındaki genç piyanist Dimitris Sgouros'du. İlk konserini 13 yaşında New York'taki ünlü Carnegie Hall'da M. Rostropovich eşliğinde verdi.
Konser sonrası ünlü çellocu ve orkestra şefi, Sgouros'un tanrı tarafından gönderilen bir müzik dahisi olduğunu söyledi. Sgouros, müzikteki sıradışı yeteneklerinin yanı sıra altı dili çok iyi derecede öğrendi ve Atina Üniversitesi Matematik Fakültesi'nden onur derecesi ile mezun oldu. Müzik bilgisini iyice geliştirdi. Londra Kraliyet Müzik Akademisi ve ABD'deki Maryland Üniversitesi'nden o güne kadar verilmiş en yüksek derecelerle mezun oldu. Bakın bu genç deha için ünlü piyanist Arthur Rubinstein neler söylemiş: "Ölmeden önce Sgouros'u dinleyebilmem için beni yaşatan tanrıya teşekkür ediyorum. Bu genç, ben dahil, dinlediğim en iyi piyanist."
Beethoven'in piyano konçertolarının sonuncusu ve pekçok eleştirmene göre en ihtişamlı olanı, mi bemol major op. 73, 5 numaralı piyano konçertosunun bazı bölümlerinde gözlerimi kapadım ve arşivimdeki birçok kayıtla karşılaştırmayı denedim. Rubinstein, Lupu, Arrau, Perehia, Ashkenazy, Kempff, Brendel; tümü dünyanın bu yüzyılda gördüğü en büyük piyanistler. Bunlar benim beğendiklerim. Kim bilir bugün müzik marketlerde bulunan 60 civarındaki kayıtlarda ne muhteşem yorumlar vardır. Sayın Asım Kocabıyık, çok iyi bir iş yaptı. İstanbul'a bu orkestrayı kurarak büyük destek verdi. Sponsor desteği olmasa, ne bu genç piyanistin hünerlerini görebilecek ne de böyle bir orkestranın gelişimini izleyebilecektik.
Akbank Oda Orkestrası, değerli Şef Cem Mansur yönetiminde her ay açıklamalı konserler düzenliyor. Ankara'daki Bilkent Senfoni Orkestrası da düzenli konserleri ve çıkardıkları birinci sınıf CD'lerle klasik müzik dünyamıza büyük katkı sağlıyor. İkili, üçlü sonatlar, quartetler, üç büyük kentimiz başta olmak üzere çeşitli salonlarda seslendiriliyor, her geçen gün daha da iyiye giden müzisyenlerimiz, büyük alkışlar alıyor. Opera ve Bale tahsisat eksikliğine rağmen, başarılı. Ama nereye kadar dayanacaklar? Kültür ve Turizm Bakanı, AB eşiğindeki Türkiye'nin en önemli bakanlıklarından birinin başında. ABD ve Avrupa'nın dünyaca ünlü müzik festivallerinden birini rahatlıkla organize edebilecek zengin insan gücümüz var.
Antalya Aspendos ve İzmir Efes, dünyanın en büyük uygarlıklarından bize kalmış iki dev eser. Neden, Aspendos Klasik Müzik Festivali ya da Efes Opera ve Bale Festivali yaz aylarında yapılmasın, bir festival haline getirilmesin? Kültür şölenleri hem halkımıza, hem de binlerce turiste sunulmasın? Ülkelerin imajları çok önemli. Sayın Erkan Mumcu'nun bu önemli avantajı kaçırmaması lazım. Günümüzde tüm sorunlar, yalnızca siyasetle çözülmüyor.
|