| |
Başbakanın uçağına giden yol Suadiye'den geçer
Şimdi benim anlayamadığım bir şey var: Ahmet Hakan ile komşuyuz, aynı yerde sabah kahvemizi içiyoruz, aynı gazeteye yazıyoruz ve hatta sayfalarımız bile aynı. Peki neden o Başbakanımızın uçağıyla gezmeye gidebiliyor da ben gidemiyorum? Tamam, onun başbakan hakkında yazdığı kadar ben de Ozzy Osbourne hakkında yazıyorum ve doğal olarak Ozzy babanın özel uçağına binmem gerekiyor ama gazetemizin yayın politikasına pek uymadığı için böyle bir şansı yakalayamıyorum. Hep yanlış ata oynuyorum. Başbakanla Ozzy hiç bir olur mu? Hayatımı ve kariyerimi yeniden gözden geçirip, her şeye sıfırdan başlama kararı alıyorum. Tabana inmeliyim. Yavaş yavaş, sabrederek, her gün yeni bir şey öğrenerek Başbakanın uçağına giden meşakkatli yolda ilerlemem gerek. Geçenlerde yazmıştım, çocukluğumun geçtiği mahallenin bakkalı muhtar adaylığını açıklamış diye. İşte taban! Oradan başlayacağım... Kadıköy yakasını bilenler için söylüyorum, Vitamin Gıda Pazarı, Suadiye Mahallesi Selvili sokakta. Suadiye ışıklara gelmeden önce, deniz tarafındaki son sokak yani. Muhtar adayımızın adı Celil Aktaş. Tüm bir mahalle ergenliğin o arada kalmışlığını işte bu bakkalın önünde geçirdi. Celil abinin üzerimizde hakkı çoktur anlayacağınız. Bakkalın arka kısmını seçim strateji merkezine dönüştürmüş. Piknik tüpünde çay, seçim ekibinin yegane vitamini. Raflardan gofret, çikolata, bisküvi tırtıklamak yasak. Bu yasak benim alışık olduğum bir durum. Zira çocukluğumuzda da pek göz açtırmazdı. Çocuğuz, harçlığımız cılız, n'olur sevabına bir kola içsek? Olmaz! Hesaba yaz babam öder! Olmaz! Celil abi sevmez bu tip yıkılma yaklaşımlarını. Aradan yirmi yıl geçip, arkasına basın desteğini alma çabaları da bu durumu pek değiştirmiş değil. Yumuşak karnını bildiğim için girişiyorum: "Celil abi kola içer miyiz?" "Boş ver kolayı, gel güzel çay var." Çay ve bir paket bisküvi eşliğinde konuşmaya başlıyoruz. Önce eski günleri, yaramazlıklarımızı, birikmiş yirmi yıllık dedikoduları masaya yatırdık. Sonra söz tabii ki seçimlere geldi. Celil abi nereden bulaştın bu işe, yani bir muhtar farklı ne yapabilir ki? Arayın ikametgah senediniz evinize gelsin servisi kuramayacağına göre, hangi iddiayla gireceksin bu yarışa diye sordum. Celil abi, görev başındaki muhtarın neredeyse yirmi yıldır koltukta oturduğunu, şevkini yitirdiğini yeni bir anlayışı temsilen göreve talip olduğunu söyledi. Ben ikna oldum, peki seçmen ne diyor, kamuoyu araştırmaları ne diyor diye sordum. Celil abi zayıf olduğu bölgelerin olduğunu ama bunu aşacaklarını ifade etti ve 29 Mart sabahı iktidara geleceğini söyledi. Yüzde yetmiş-yetmiş beş oranında oy alacağını öngördü. Ayrıca otuz beş yıllık esnaf olduğunu, ayrıca servis şoförlüğü yaptığını ve dolayısıyla her kuşaktan Suadiyeli'nin kendisini çok iyi tanıdığını, bunun da seçim kampanyasının en önemli unsuru olduğunu anlattı. Daha sonra arabasına atlayıp seçim bölgesinde tura çıktık. Bir Airbus 310 olmasa da Toyota'nın konforu ve sıcaklığı içerisinde sokak sokak gezdik. Bağdat Caddesi'nde Celil Aktaş posterleri en az Selami Öztürk'ünküler kadar yoğun. İhtiyar heyeti listesinde tashih olduğu için 100 bin broşürü çöpe attığını ciğeri yana yana anlattı. Yenileri yarın gelecekmiş. Kendisine muhtar seçilmeyi mi yoksa marketlerin şehir dışına çıkmasını mı daha çok istediğini sorduğumda yanıtı net ve kesindi: Marketler şehir dışına çıkmalı. Benim siyasi girişimim yüz binlerce esnafın ekmek kavgasının yanında gülünç kalır. Bu cevap karşısında duygulandığımı ifade etmeliyim. İşte Lider, işte mutlu bir Suadiye Mahallesi... Sanıyorum bu çabam Başbakan tarafından da destek görecek ve önümüzdeki yıllarda bendenizi de uçağına misafir edecektir. Ama biliyorum ki daha çok çalışmam gerekiyor.
|