Stiglitz'in işareti
Bugün köşeyi, Joseph E. Stiglitz'in tespitlerine bırakıyorum. Eski ABD Ekonomi Danışmanları Konseyi Başkanı (1995-1997) Dünya Bankası Baş Ekonomisti (1997-2000) ve 2001 yılı Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Stiglitz, dünyanın en parlak 10 yılını anlattığı kitabında, ABD olarak nerede hata yaptıklarını da sorguluyor. Aşağıda yer alan bir kaç tespit bile, kayıtsız şartsız IMF ve ABD recetelerine bağlı kalmayı savunan kişilerin körlüğünü göstermeye yetebilir: "Amerika'nın küresel ekonomi üzerinde görülmemiş bir etkiye sahip olduğu bu on yıllık dönem, aynı zamanda, ekonomik krizlerin de ardı ardına yaşadığı bir dönem oldu; her yıl yeni bir kriz ortaya çıktı. Tüm bu krizlere dayandık. Ortaya çıkan düşük fiyatlarla ithal mallar satın alarak bu krizlerden yarar sağlamış olabiliriz; bankalarımız da bu durumdan kazanç sağlamış olabilir. Ancak bu krizler, ortaya çıktıkları ülkelerde tanımsız zorluklara neden oldu." "Rusya bize ait bir ülke olmasa da istatistikler çok ciddiydi: Verimli kapitalizmin, yıkılmış ve can çekişen komünizmin yerini almasıyla üretimin artması bekleniyordu. Ancak, gayrisafi yurtiçi hasıla yüzde 40 oranında düştü ve yoksulluk on katına çıktı. Bu sonuçlar, ABD Hazinesi ve IMF'nin önerileri doğrultusunda ekonomilerinde geçiş yaşanan diğer ülkelerde de geçerliydi" "Çin, değişimin alternatif yolları olabileceğini ve bu yolların hedeflenen büyümeyi sağlayarak yoksulluk oranını düşürebileceğini gösterdi." "Gerçekleştirdiğimiz uluslararası anlaşmalar kendi kaygılarımızı, kendi çıkarlarımızı yansıtıyordu; istikrarsızlık yaratacağını bile bile, diğer ülkeleri, sermaye pazarlarını bizim türevlerimize ve spekülatif sermaye akışımıza açmaya zorlamıştık." "Gelişmekte olan ülkelere, pazarlarını, akla hayale gelebilir her tür ithalata açmaları söylendi; kuşkusuz, finans hizmetleri ve bilgisayar yazılımı gibi Amerika'nın en iyi olduğu ürün ve hizmetler de bunlar arasındaydı. Bu arada, kendi çiftçilerimiz ve tarım sektörümüz yararına, ağır ticari engeller ve geniş kapsamlı ithalat ve ihracat vergileri uygulayarak Üçüncü Dünya çiftçilerini pazarımızdan uzak tutuyorduk." "Kendi ülkemizde, devletin sağladığı sosyal güvenlik sistemini özelleştirmeye karşı savunuyorduk. Dışarıda özelleştirmeyi teşvik ediyorduk." "Zor günler yaşayan ve resesyonla karşı karşıya olan ülkelere verdiğimiz standart öğüt, harcamalarını kısmalarıydı; ancak biz aynı durumla karşılaştığımızda, ekonomiyi düze çıkarmak için bütçe açığı harcamalarına yöneliyorduk." "Kendi ülkemizde, Merkez Bankası'nın enflasyon kadar ekonomik büyüme ve işsizliğe odaklanması gerektiğini ileri sürüyor; oysa dışarıda merkez bankalarının enflasyona odaklanmalarını öğütlüyorduk." "Ekonomi diplomasimiz ve Amerika egemenliğinde olan Uluslararası Para Fonu sayesinde Sam Amca, dünyanın geri kalan bölümüne ilaç reçeteleri yazan Dr. Sam'e dönüştü: Şu bütçeyi düşürün. Şu ticaret bariyerini kaldırın. Şu kurumu özelleştirin. Kimi hekimler gibi, öylesine meşguldük ya da kendimizden öylesine emindik- ki hastaların kendi görüşlerini dinleme gereği bile duymuyorduk." "Herhangi bir yabancı ülkede ekonomik kriz söz konusu olduğunda ise ilk önemsediğimiz, bu ülkenin Amerikan bankalarına ve diğer batılı bankalara olan bütün borçlarını en hızlı biçimde, eksiksiz geri ödemesi oluyordu; bunu garanti edebilmek için milyarlarca dolar tahsis edebiliyorduk."
|