Galatasaray'ı satıyorlar mı?
Borsa bültenlerine yansıyan resmi açıklamalar ile bazı ünlü simaların yaklaşımları, Galatasaray'ın alışılmışın dışında bir mülkiyet yapısına (mecburen) doğru ilerlediğini gösteriyor. Adına "holdingleşme" diyorlar. Görünür amaç, 150 trilyon lira olarak açıklanan kısa vadeli borçların çözüme kavuşturulması. Uygulama, anladığım kadarıyla "Galatasaray'ın mülkiyet yapısını" eskiye dönülemeyecek şekilde değiştiriyor. Gazeteler bazı isimlerden, "Galatasaray Futbol Takımı'nın büyük ortağı" diye bahsederse hiç şaşırmayın... Kim bu ortaklar? Çok önemli değil. Önemli olan şu: İlk kez milyonlarca taraftarı olan bir takımın geleceğine, delegelerin seçtiği yöneticiler ile hiç kimsenin değiştiremeyeceği bazı patronlar birlikte karar veriyorlarmış gibi yapacak. Karma bir mülkiyet yapısı oluşuyor. Peki yeni yapı nasıl kurulacak? Diyeceksiniz ki, Galatasaray zaten halka açık. Dolayısıyla binlerce ortağı var. Değişen nedir? Galatasaray değil, Galatasaray Sportif A.Ş halka açık. Bu şirketin futbol takımının yönetimiyle ilgisi yok. Sportif A.Ş, sadece geliri (TV yayınları, forma satışları, reklam) olan, gideri olmayan (giderler kulüp bünyesinde kaldı) bir şirket. Yani, dikensiz gül. Bu nedenle yatırımcı açısından cazip. Elde ettiği gelirleri ana sözleşme gereği her yıl ortaklarına dağıtmak zorunda. En büyük ortak yüzde 21 ile AIG, yüzde 15 ile borsa yatırımcılarıydı. Geri kalan yüzde 64 ise Galatasaray Kulübü'ne aitti. Ancak "ister sadece kötü yönetim, ister kötü yönetim ile yanlış halka açılma" deyin, kulüp borç batağına saplandı. Sportif A.Ş'den elde edilen temettü borçların ödenmesi için bankalara rehin edildi. Bu manzara, bazı Galatasaraysever para babalarının devreye girmesiyle değişmeye başladı. Öncelikle AIG'nin elindeki yüzde 21 hisse, ağır bir bedel (22.5 milyon dolar hisse bedeli, 9 milyon dolar ceza) ödenerek geri alındı. Kulüp, Sportif A.Ş'de hisse payını yüzde 85'e çıkardı. Bu hisseleri ise yine kendisine ait Futbol A.Ş'ye devretti. Futbol A.Ş ise yüzde 21 hisseyi, 14.5 milyon dolarlık kredi karşılığında, Ünal Aysal'ın şirketi Unit Invest'e rehin olarak verdi. Şimdi sıra ikinci aşamaya geldi. Konuşulanlara göre bir holding kurulacak ve tüm şirketler bu holdingin varlığı haline getirilecek. Holding'in önemli bir bölümü (Ünal Aysal, Selahattin Beyazıt, Can Kıraç'ın isimleri konuşuluyor) bazı üyelere satılacak. Böylelikle yeni kurulacak Holding'in sermayesinin bir kısmı karşılanacak. Elde edilen gelirle, Galatasaray Futbol Kulübü borçlarından kurtulacak. Buna karşın, kulüp, futbol takımının yönetiminden kısmen çekilecek. Son seçimde olduğu gibi Galatasaray Kulübü kongre üyeleri, başkan ve ekibini seçecek. Başkan aynı zamanda holding'in yönetim kurulu başkanı olacak. Holdingin yönetim kurulu üyelerinin bir kısmını Kulüp, bir kısmını ise patronlar belirleyecek. Holding yönetim kurulu hem diğer Futbol A.Ş ve altında yer alan şirketleri, hem de futbol takımını yönetecek. Bu senaryo gerçekleşirse, Galatasaray Futbol Takımı'nın geleceğinde, artık delegeler değil, hem delege, hem de holdingin ortağı olan patronlar etkili olacak. Patronu olan takımın destekcisi olma fikri kulağa nasıl geliyor?
|