| |
Keyifli siyaset
Seçim gezilerimin hiçbir durağında Denizli'deki kadar gülmedim. Adaylardan sivil toplum örgütleri yöneticilerine, işadamlarından sokaktaki vatandaşa kadar herkes espri küpü. Hepsi birer Özay Gönlüm. Eh, herkes yaşama sevinciyle dolu, herkes sevecen olunca da, güle oynaya seçim kampanyası yürütülüyor. Adayların ekipleri birbirleriyle karşılaştıklarında "Benim pazar iyi, senin pazar nasıl" muhabbeti yapıyorlar. "Pazar" dedikleri, seçmen! Adaylar arasındaki ilişkiler bir başka âlem... Bir adayla oturup konuşuyorsunuz. Sohbetin sonunda "Şimdi kime gidiyorsunuz" diye soruyor. Söylüyorsunuz. "Selamımı iletin" diyor, "Gücünü ve nefesini boş yere tüketmesin. 28 Mart'ta onu emekli ettiğimde yatağa düşmesini istemem..." Sonra ikinci adaya gidiyorsunuz. Bu kez ondan üçüncü adaya mesaj: "Söyleyin ona, daha fazla çalışsın. Çok gerimizde kaldı. İstiyorsa, bizim ekipten birkaç arkadaşı takviye olarak gönderirim!"
Çin'le komşuluk Ortamın bu kadar keyifli olmasının başlıca nedeni elbette Denizli'nin zenginliği: 2 milyar dolara dayanan ihracat, üretiminin neredeyse tamamını yurt dışına gönderen, iç pazara zerrece bağımlılığı ve mihneti olmayan bir sanayi, yüzde 80'lerin altına düşmeyen kapasite kullanımı, Türkiye ortalamasının yarısının bile altında işsizlik... "Ah bir de dolar şu sıralar 1700'lere geliverseydi (1 milyon 700 bin lira demek istiyor), bak gari bizi tutan olur muydu" diyor Sanayi Odası Meclis Başkanı Süleyman İlgeri o muhteşem Denizli şivesiyle. Yüzünden gülücük hiç eksik olmayan İlgeri, 18 yıllık ANAP'lı. "Rahmetli Özal'ın vizyonuna inanıp girdim, giriş o giriş. AK Parti çok ısrar etti, bugün bile ediyor ama vefa... 'Partiyi kapatmadan gelmem' dedim." - Peki kapanıyor mu ANAP? - Bir tabelası kaldığına göre... Konuyu değiştiriyor: "2001 krizinde Denizli pek yara almadı. Hatta biz sanayiciler kârlı bile çıktık. Malzemeleri depoladığımızda dolar 580 bin liraydı. Malı ürettik, ihraç ettik, parası geldi. Dolar o günlerde 1 milyon 100 bin liraya fırlayıvermesin mi... Abovvv. Parayı koyacak yer bulamadık, hemen banka borcumuzu kapatıverdik. Şimdi ise malzemeleri aldığımızda dolar 1 milyon 700 bin liraydı. Malı ürettik, ihraç ettik, dolar 1 milyon 300 bin lira. Gel de çık işin içinden." İlgeri biraz soluklanıp ekliyor: "Biz dolarla boğuşurken, bir de şu 1500 dolarlık iller derdi çıktı..." Sözünü ettiği konu, kişi başına yıllık geliri 1500 doların altındaki illerde yatırımlara getirilen özel teşvikler. Yüzde 50 indirimli elektrik, bedava arsa, işçilerin SSK primlerinin bir bölümünü Hazine'nin üstlenmesi gibi. Denizli'nin canını sıkan ayrıntı; burnunun dibindeki Afyonkarahisar'ın bu kapsama girmesi. İlgeri bir örnek veriyor: "Abalıoğlu'na (Denizli'nin en büyük firmalarından) geçen ay 660 milyar liralık elektrik faturası geldi. Fabrikada 360 işçi çalışıyor. Abalıoğlu, Denizli'de değil, Afyon'da olsaydı, elektrik faturası 330 milyar liraya inecekti. Her işçinin SSK yükü de 100 milyon lira azalacaktı. O da ayda 36 milyar lira. Ne etti? Maliyet girdilerinde ayda 366 milyar lira hafifleme. Yazık değil mi? Neymiş, Denizli'nin milli geliri 2350 dolarmış... Denizli havaalanını yapmış, uçağı almış, pilotu ve mürettebatı bulmuş, uçağı çalıştırıp pistin başına getirmiş, tam kalkacak. 'Uçağı havalandırma, hele bir Afyon'u bekle' deniyor. Başbakan Erdoğan'a son ABD gezisi sırasında, 'Biz Çin'le rekabet edeceğiz derken, siz Çin'i getirip Afyon'a koydunuz' dedim." - Başbakan ne cevap verdi? - Yüzüme "Sen bu işlerden anlamazsın" der gibi baktı, sonra "Olayı sadece ekonomik gözlükle görmeyin. Bir de sosyal yönü var" dedi. Adayları ve üç iddialı aday arasındaki yarışta son durumu yarın aktaralım.
|