|
|
'Ben markayım' deyince marka olunmuyor
İki hafta önce bu sayfada Tarkan'ın çıkardığı kokunun satmayacağından söz etmiştim. Ayrıca Beyaz, Mustafa Sandal ve Hülya Avşar'ın çıkarmaya hazırlandığı kokuların da satış şansları olmadığını eklemiştim. Yüzlerce e-posta aldım bu konuda. Anlaşılıyor ki, bazı noktaların altını bir kez daha çizmekte yarar var: 1. Hülya Hanımın en önde gelen hayranlarından biri de benim. 2. Ben Hülya Avşar veya diğer herhangi bir şöhret marka olamaz demiyorum. Kendilerinin marka olduklarını iddia ediyorlar. Bu doğru değil, diyorum. 3. Bu nedenle de adlarını taşıyan ürünler uzun vadede satmaz. Bunu Türkiye'de pek çok şöhret denedi. Sonuç hüsran oldu. 4. Şöhret olup adını bir şirkete ve onun çıkaracağı bir ürüne teslim edince marka olmazsın. Kendi markanı yönetmeyi bilmen lazım. 5. Şöhretin adını taşıyan bir ürün ilk 6 ay içinde çok satıyor demek, marka oldu demek değildir. Uzun vadede çok satması, diğer ürünlerle desteklenmesi ve ekonomik açıdan da başarılı olması demektir. Ayrıca günümüzde tek bir ülke sınırları içinde marka olmak demek de pek bir şey demek değildir.
Aldığım mektupların içinde en akıllısı Filiz Can'dan geleni idi. Bana pek çok konuda hak veriyor, fakat özetle diyor ki, "İş Hülya Avşar'a gelince size katılmıyorum. Avşar'ın t-shirtleri, dergisi satıyor, reklamını yaptığı ürünler de satıyor... Nasıl marka olmadığını iddia edebilirsiniz?.."
Türkiye'de dergi yayıncılığı sektörü gerçekten zor bir yaşam savaşı veriyor. Hülya Dergisi 'körler ülkesindeki tek gözlü' vatandaşlardan biri olabilir. Bu, marka oldu mu demektir?..
T-shirt'lere gelince. Biraz bekleyelim. Gelecek yıl bu zamanlar konuşalım. Reklamlarında ise Türkiye'nin en büyük pop yıldızlarından biri yer alır, ajans da iyi bir kampanya yaparsa, tabii ki iş başarılı olur. Ama bu Hülya Hanımın marka olduğunu göstermez.
Bu iş için çözüm yolu çok net ve basit aslında: 1. Bu işi bilmediğini bileceksin. 2. İşi ehline teslim edeceksin. 3. Ayrıca en az 25-30 kişilik bir marka yönetim ekibi kuracaksın. Bütün bu yatırımları markanın sahibi olarak sen yapacaksın. Risk alacaksın. Ona buna, ya da senin adını kiralamak isteyenlere ihale etmeyeceksin.
Esas amacım hayranı olduğum ve marka olmak için her türlü ön koşula sahip olan Hülya Hanım'dan söz etmek değil. Sözüm, iş dünyasının tamamına... Milyonlarca doları her yıl sokağa atan iş adamlarına... Hani "Bizi tanısınlar, haberim çıksın yeter, iyi bir satış ve dağıtım teşkilatı kurarım olur" diye düşünenlere...
Bu arada küçük bir not: Şu sıra meslektaşlardan duydum. 300-400 kişilik şirket içi buluşmalar ya da bayi toplantıları gibi büyük etkinlikler için Popstar yarışması finalistlerini öneriyorlarmış. Ama hiçbir şirket kabul etmiyormuş. Tarkan, Sezen Aksu, Hülya Avşar, Aşkın Nur Yengi, Candan Erçetin, Seda Sayan revaçta imiş. Sizce neden?
|