Televizyonda kötü hava koşullarında yolda kalıp eza çekenleri gördüğümde, "Bu kadar da kerizlik olur mu; insan biraz bilime hürmet eder; meteorolojik tahminlere saygı duyar; bulunduğu yerden hareket etmez" diye düşünürdüm. Allah'ın sopası yokmuş... Telefonda hem akrabam hem de dostum Ayhan Bermek... Sesi neredeyse bütün arabada çınlıyor. Deniz Gökçe ile dinliyoruz: "Yahu, siz sözüm ona akıl satan adamlarsınız. Ne akla hizmetle çıktınız bu koşullarda yollara?.." Yalova Bursa arasında sıkışıp kalmışız. Tüm gece, kar buz içinde bekleşiyoruz. Aracımız sürekli çalışıyor. Egzoz gazından zehirlenmemek için arada camı aralıyorum. Hem içerisi soğuyor, hem de her yanımızı sarmış kamyon ve otobüslerin egzozu daha çok doluyor içeri. Aç kapa sabaha kadar uyku yok. Bir bardak çaya servet ödeyebileceğim saatler. Sabaha doğru bir mucize gerçekleşiyor. Yandaki Ulusoy'dan inen yolcular Deniz'i tanıyorlar. "Ağabey ne olacak GS'nin halinden" tutun, Türkiye'nin ekonomisine kadar koyu bir muhabbet. Bize ikram ettikleri sandviçler, çaylar hayat kurtarıyor.... Arada telefonlar susmuyor tabii. Hayattehlike içinde olduğumuzu düşünen dostlar, sağ olsunlar bizi yalnız bırakmıyorlar. Herkese aynı hikayeyi anlatıyoruz: "Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nın (BTSO) düzenlediği Ekonomik zirvede Prof. Dr. Deniz Gökçe konuşmacı ben de toplantı yöneticisiyim. 30 gazeteciyi taşıyan otobüs, TV'lerin canlı yayın arabaları Bursa'ya ulaşmış. Aynı toplantıya katılacak olan Bakan Ali Babacan yola çıkmış. Deniz Gökçe de fırtınanın en çılgın saatinde 'Haydi gidelim' demez mi... Buyurun bakalım. 'Korkanlar karılarının yanına dönsünler' kültürü ile yetişmişiz bir kere. İstanbul'da oturup zirveyi TV'den seyredecek halimiz yok ya..." Toplantı saati yaklaştı. Yolda tık yok. Geri dönme kararı aldık. Uygulamaya imkanı yok. Çünkü geri dönüş noktaları, cepler necip TIR'cı arkadaşlar tarafından kapatılmış. Kıpırdayamıyoruz. Sonunda BTSO'nun süper genel sekreteri Tolga Yücel aşka gelmiş olmalı. Herkesi aramış. Bir de baktık, bizi Yalova Trafik Şube Müdürü Orhan Karademir arıyor: "Merak etmeyin dönüş yolunuzu açacağız!..." 20 saat süren serüven sırasında duyduğumuz en latif söz... Nitekim bir saate kalmadı akıl devreye girdi. Dönüşü sağlayacak aralıklar açıldı. Biz de dönüş yoluna geçtik. Yalova'dan İstanbul'a 6 saat gibi makul(!) bir zaman diliminde ulaştık... Bu macera bana neler öğretti: 1. Deniz Gökçe'yi Alman Lisesi hazırlık sınıfındayken tanımıştım. Benim ağabeyimdi Deniz. Beni korur kollardı. Hiç değişmemiş. Aynı yaşam sevinci. Aynı enerji. Don Kişot, Robin Hood, Köroğlu karışımı her şeyi olumlu yönünden alabilen kocaman bir çocuk... Bir daha hayatımızda hiçbir zaman 20 saat sohbet etme fırsatımız olmayacak. 2. Olumsuz bir ortamı, olumluya dönüştürmek, en zor koşullarda bile mümkündür. Bu sana kalmış bir şeydir. 3. Kötü hava koşullarına uygun bir araçla hareket edeceksin ve benzin depon sürekli dolu olacak. 4. Verdiğin sözlere ne pahasına olursa olsun sadık kalacaksın. Bu başkalarını değil seni güçlendirir. 5. Büyük lokma yutacak fakat büyük söz söylemeyeceksin...