Sizi seçeni seçin!
Türkiye yaklaşık dört hafta sonra seçimlere gidiyor... İlk kez bu kadar heyecansız ve gerilimsiz bir seçim ortamı yaşanıyor. İklim mutedil.. Siyasetin normalleşmesi mi sebep oldu bu hale? Yoksa "Başkentin siyasetsizleşme"si mi, daha önce bir başka vesileyle söylediğimiz gibi? Ya da, çoğu kişi "Heyecanlanıp da ne olacak, sandıktan ne çıkacağı belli değil mi?" havasında da olabilir.
*** Lakin... Seçim, seçimdir! Evet... Siyaset normalleşme sürecindedir önceki yıllara göre... Evet... Ankara'nın "siyasetsizleşmesi" önemli bir sorun olarak ortadadır... Siyasetin normalleşmesi ne kadar "olumlu" bir aşamaysa; normalleşmenin "normal" sınırlarını aşarak "siyasetsizleşme"ye dönüşmesi o kadar kaygı verici bir gelişmedir. Çünkü; son tahlilde siyaset herkese lazımdır. Yalnızca muhalefete değil; iktidara da!.. Hatta belki de muhalefetten çok iktidara... İktidarların "doğru" rotada seyirleri kendilerine ait bir keyfiyettir.
*** Ancak.. İktidarların "yanlış"lardan uzak durmalarının yegane sigortası "siyaset"tir. Ve siyasetin vazgeçilmezi olan muhalefettir. Siyaset açık denizde seyir gibidir. Kendi çizdiğiniz rotalarda gidersiniz. İstediğiniz ufuklara yol almak siyaset yapanın farkını koyar ortaya koyar. Vizyonu geniş olanlar; gemilerini yeni ve görülmemiş limanlara götürerek renklendirirler yolcuların hayatlarını... Denizciler bilir... Açık denizler, kritik noktalarda fenerlerle doludur. Fenerlerin ışıkları, karanlık sularda yolunuzu bulmanıza yarar.. Ancak, ondan daha önemlisi sizi tehlikelerden korur... Karaya oturmanızı önler, sizi sığ sulardan uzak tutarak... Siyasetsiz kalmış ülkenin hali, bütün fenerleri sönmüş karanlık bir deniz gibidir... En büyük tehlike de, tam yol giden iktidar gemileri için bahis mevzuudur. Fenerlerin ışıklarına en çok onların ihtiyacı vardır. Türkiye seçim ortamına giriyor yeniden... Kimine göre siyasetin normalleştiği, kimine göre ülkenin siyasetsizleştiği bir ortamda... Şimdi fenerleri yakma zamanıdır..
*** 28 Mart en büyük fırsattır... Muhalefet için değil, iktidar için... 3 Kasım'dan bu yana ışıklarını söndürmüş görünen "siyaset" bütün fenerlerin haznelerini yakıtla doldurup fitillerini ateşlemelidir... Fırsat, bu fırsattır... Ya "Heyecanlanıp da ne olacak? Seçimlerin sonucu belli değil mi?" diyenler... Sandığa girmeden sandıktan çıkılmaz... Her sandık, bir sonuçtur... Her sonuç yeni bir yolculuğun başlangıcıdır... 28 Mart geçer... Lakin, seçim süreci bitmez.. Hatta ertesi sabah, yazılmaya başlar yeni versiyon "Sandığa Yolculuk" filminin ilk replikleri... 28 Mart'ı ciddiye alın!.. Bütün seçimler gibi... Ve bir şey daha yapın... Asıl "Seçen"in siz olmadığını bilin.. Siz "seçilen" olmalısınız hep.. Hiç değilse bu seçimde "sizi seçenler"i seçin... Hayırlı "seçilme"ler!..
|