| |
|
|
Kar başlığı
Cami avlularında, kentin meydanlarında "tablacılar" gördük. Bu mevsimde "en çok ihtiyaç duyulan şeyi" satıyorlar: "Kar başlığı." Pamuklusu da var, yünlüsü de. Beyazı da var, mavisi de. Boy, boy... Cins, cins. Üç milyonu verin alın, başınızı soğuktan kurtarın. Eğer "tiftikten yapılanı" isterseniz, 15 milyon, 25 milyon. Ama bilesiniz ki bunlar "Ankara'da, İstanbul'da oldukça pahalı." Avrupa'da "daha da pahalı." - Ey satıcı, adın ne? - Yusuf Karaman... Belediye'den emekliyim. - Bunları nereden alıyorsun? - Evde kendim örüyorum... Boş duranı Allah sevmez. - Saat şu anda 12.00... Kaç liralık satış yaptın? - İki tane kar başlığı sattım. - Geçinebiliyor musun? Yanıtı tam bir Erzurum klasiği: - Az kazanirim, yetir... Çok kazanirim, gidir... Hiç kazanmirim, gene yetir... Buna da şükür.
Cehennem fıkrası Günahkar Erzurumlu ölünce cehenneme gitmiş. Her yer, ateş, herkes feryat ediyor. Erzurumlu ise "halinden memnun, çıt çıkarmıyor." Zebaniler, bir ara cehennemin kapısını açıp, içeridekilere bakacak olmuşlar. Erzurumlu hemen çömeldiği yerden kalkıp, zebanilere bağırmış: - Ula oğlim, kapiyi örtesen... Cereyan ediy... Dalım (sırtım) daha yeni yeni ısıniy.
|