| |
|
|
İzmir... Küllerinden doğan şehir
Büyük Atatürk "Ordular!.. İlk hedefiniz Akdeniz'dir" komutunu verince... Ve Mehmetçik, 9 Eylül'de İzmir'e girince... Düşman kaçarken "İzmir'i ateşe vermiş." Koca kent "günlerce alevler altında kalmış." "İkibuçuk milyon metrekare" yer yanmış.
*** İzmir'in orta yerinde bir "itfaiye binası" vardı. Kulesi "İzmir'in en yüksek yeriydi." Tam "25" metre. "Eski İzmir" tek katlıydı ya da çift katlı. Ve "25 metrelik kuleden" bütün İzmir "gözetleniyordu." Şimdi "yüksek binalar" yapılınca, eski itfaiye kulesi "sessiz, sakin, köşesine çekilmiş bir eski şöhreti" andırıyor. Hani "bir zamanlar kartaldı" derler ya... İşte öyle bir şey. Eski itfaiye binası şimdi olmuş: "Kent Arşivi ve Müzesi." Gezince "beşbin yıllık tarihi" görüyorsunuz. 600 bin kitap. 8000 cilt "yeni yazı" gazete. 1440 cilt "eski yazı" gazete. 5000 cilt "el yazması eser." Ve hepsi de "dijital ortama" aktarılıyor. Orhan Koloğlu "kütüphanesini armağan etmiş." Gittiğimizde onun kitapları raflara diziliyordu. Binanın alt katı "sergi salonu" gibi. "Tarihi bir caminin" resminin önünde duruyorsunuz. O anda "derinden bir ezan sesi" geliyor. Az ileride "tarihi bir kilisenin" resmi. Ona bakarken "kilise müziği" dinliyorsunuz. Her resmin, her motifin önünde "bir başka müzik" dinliyorsunuz.
*** "Yanan İzmir'in resimlerine" baktık uzun uzun. Bu nasıl bir düşmanlıktır ki "beşbin yıllık tarih" kül edilmek istenmiş. Ve Cumhuriyet yıkılanı yapmış. Tarihi canlandırmış.
*** "Böyle bir kent arşivini ve müzeyi" bütün belediyelere öneririz. Ve de İzmir'e gidenlere "bu arşivi, bu müzeyi" mutlaka gezip, görmelerini... "Heyecan verici, gurur verici" bir yer. Tabii "duygulanmamak" da elde değil.
|