| |
|
|
Hababam de babam gülmek için..
Şimdi filme girerken peşin peşin kendinize söz verirseniz "Ben hiçbir şeye takılmayacağım.. Hele eski Hababamlarla hiç mukayese etmeyeceğim.. Mesaj falan da aramayacağım.. Ben buraya hoşça vakit geçirmek, gülmek için geldim" derseniz, bilin ki aradığınızı bulur, bol bol gülersiniz. Sıkıntılarınızı bir ölçüde sinema salonunda bırakır, kendi dünyanıza biraz neşeli dönersiniz.. Sanırım Hababam Merhaba'nın amacı da bu.. Gişe önlerine bakılırsa, bu amaca da ulaşıyor.. Ama ötesine giderseniz, söylenecek, şikayet edecek çok şey var.. En başta senaryo.. Bu film, bir okul, bir sınıf üzerine kurulu değil.. Bütün ticari gücünü M.Ali Erbil'e bağlamış.. Hababam de babam M.Ali.. Bu M.Ali de benim eski günlerden tanıdığım, büyük sanatçı, mükemmel komedyen değil, Şansa Dansa'daki şaklaban.. Üstelik M.Ali filmin kötü adamı.. Kötü adamı merkeze alıp onunla güldürmek zor.. Ama başarmışlar.. Tıklım tıklım salon hem de nasıl gülüyordu. Öğretmenler harika tipler.. Bülent Kayabaş, Zihni Göktay, Sümer Tilmaç, Erol Büyükburç, Yeliz Yeşilmen.. Ama senaryo bunların hiçbirine fırsat vermemiş. Hepsi görünüp kaybolan konuk oyuncular gibiler.. Deniz Akkaya'nın deniz kızı kompozisyonu gibi.. Orijinal Hababam'ın Tarık Akan'ı yerine konan M.Ali Alabora gibi bir müthiş yetenek tam harcanmış.. Oysa film güya Alabora- Nehir Erdoğan aşkı üzerine kurulu.. Ama senarist o aşkı da saklamak için elinden geleni yapmış.. Zaten filme de öyle baştan savma koymuş ki. Siz delice sevdiğiniz kızı, sırf saçını kısalttı diye sabaha kadar yanınızda yatarken tanımaz, oğlan çocuğu zanneder misiniz?. Ya final.. O zalim okul sahibini Halit Akçatepe'nin iki dakika konuşarak muma çevirmesine kim inanır?.. Böyle zerre inandırıcı olmayan şeyler, neden ille Türk filmlerinde olur?. Adile Naşit'in yerini alan Zeki Alasya'nın varlığı ile yokluğu belli değil.. Niye oynamış ki?.. Para mı lazımdı?. İster inanın, ister inanmayın.. Hababam'da, Hababam Sınıfı da yok.. Öğrenciler de kayıp.. Hababam, haylaz, yaramaz, ama cin gibi çocukların sınıfı demek.. Bunlar sınav kaynatmak dışında becerileri olmayan geri zekalılar sanki.. Durmadan sınav kaynatma da, filmi soğutuyor giderek.. Bunca kurdun arasında oynayan sinemamızın yeni yıldız adayı Nehir Erdoğan, Okul'u da aşmış.. Bu Nehir'in, Koçum Benim'i de sayarsanız, üçüncü "Öğrenci" filmi.. Artık gerek TV, gerek sinemada, başka rol tekliflerini hakkediyor..
|