| |
|
|
Luce'nin çirkin yüzü..
Mehmet Demirkol "Bu olayların belki bir önemli faydası Lucescu'nun çirkin yüzünün ortaya çıkması oldu" dedi. Güldüm.. "Bizim spor medyası nisyan ile maluldur.. Yani unutma özürlüdür" dedim.. "Sırf korkaklığı yüzünden Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'nden elenmesinden sonra da neler yazılıp söylenmişti. Ama Fener'in, Galatasaray'ın ve Trabzon'un dökülme yarışı yaptığı ligde ilk devreyi açık ara önde bitirince gene nasıl göklere çıkarıldı.. Bunu da unuturlar Mehmet" dedim..
Bu konuşma salı.. Ayni günün Hürriyet'i, ne kadar haklı olduğumun kanıtı.. Başlığının yanında dalgalanan bir Türk Bayrağı vardır Hürriyet'in.. Yanında Atatürk silueti.. Altında da "Türkiye Türklerindir" yazısı.. Spor sayfasının manşetinde bu ülkeye, bu ülkenin kurumlarına ve insanlarına en ağır şekilde hakaret eden Lucescu'ya yalvar yakar bir yazı.. Elini, ayağını, poposunu öperek bir yalvarma.. "Ne olur Lucescu.. Gitme Lucescu..
Beşiktaş'ı terk etme Lucescu.. Sen gidersen Beşiktaş çöker, Beşiktaş mahvolur Lucescu.. Kulun, kölen olam, gitme Lucescu.." Adam basın toplantıları yapıyor.. Televizyonlara çıkıyor.. Diyor ki.. "Türkiye'de öyle rezil, öyle iğrenç işler oluyor ki, ben buna dayanamam.. Çeker giderim.." "Cehenneme kadar yolun var" demek gerekirken "Türkiye Türklerindir" gazetesi "Sevgili Lucescu ne olur gitme" gözyaşları döküyor..
Hemen her gazetede, gözlerinin karasından Kara Kartal'ı da karartan yazarlar var.. Utançla okuyorum.. Ama bu onlardan değil. Sayfanın manşetine çektin mi, köşe yazısı olmaktan çıkar, gazeteye mal olur.. Türk basınında çok sağlıklı kalemler var. Bunlar spor değil, iç sayfalardaki köşe yazarları.. Kimseye ödenecek borçları yok.. Kimseye yaranmak, kimsenin nazarında popüler olmak, öne geçmek gibi hesapları yok.
Bunların hepsi Lucescu'nun ve onun tahriklerine kapılan bazı Beşiktaşlı futbolcuların bu sonuçtan sorumlu olduklarını açık seçik yazıyorlar. Spor sayfalarında da, mutluluk içinde açıklarım ki, sandığımdan çok daha fazla olumlu ve sağduyulu yazı çıktı. Holiganizm ötesinde saldırgan kalemler biraz geride kaldı.. Hele bir Atilla Gökçe yazısı okudum, maçı anlatan gazetede..
Atilla bildim bileli Beşiktaşlıdır.. Ama Beşiktaş yazarı değildir. Beşiktaşlı yazar ile Beşiktaş yazarı arasındaki farkı en iyi şekilde ortaya koyan Atilla'yı amigo ötesi tetikçiler okudularsa belki biraz utanmışladır. Türk spor basınında "Saygın" kalemlerin sayısının artması, çözüm olacaktır!..
|