| |
|
|
Ben de bayram yapacağım!..
Çocukluğumuzun bayram gazeteleri milli takım gibiydi.. Her gazetenin en usta yazarlarının köşeleri, bize ünlü kalemleri yılda bir de olsa okuma şansı verirdi. O zaman nerde öyle her gazeteyi alabilmek?.. Tek gazete giren evler bile parmakla gösterilir, ayni gazetenin birkaç komşuyu dolaştığı olurdu. Bu yüzden Öcal ağabeyim ve ben, Bayram gazetelerini nasıl heyecanla beklerdik.. Gerçek bayram o gazetelerdi bizim için.. Bab-ı Ali'nin milli takımları tarafından çıkarılan ve okunmaya doyulmayan bu gazeteler giderek yozlaştı.. Gazete olmaktan çıktı.. Cemiyetlere para getirme hırsı dışında hiçbir amaç taşımayan, kese kağıdı bile yapılmaya değmez kağıtlara dönüştü. İlanlar arasında bir iki şişirme, ısmarlanmış, çoğu siyasal liderlere yazdırılmış okunmaya değmez yazılar.. Haber desen hiç yok.. Düşünün o gün Fener-Galatasaray maçı var.. Ertesi gün gazetede tek satır maçın sonucu yok.. Efendim bilmem kaç yüz bin basacaklarmış da makine erken dönmeliymiş.. Yahu dönen gazete olmadıktan sonra erken dönsen, geç dönsen ne yazar?.. Bayram gazetelerinden tiksinir oldum.. Ve de bayramlarda büyük bir boşluğa düşmeye başladım.. Her gün birkaç gazete okumaya alışmış birinin gazetesiz kalması ne demek?.. Bu yüzdendir aslında, Sabah gazetesinin bayramlarda da çıkma eylemini desteklemem.. Efendim onların hesabı başkaymış.. Öyle iddia etti, tıpış tıpış peşimizden gelenler.. "Hem ağlarım.. Hem giderim" hesabı.. Beni sebeb değil, sonuç ilgilendiriyor.. Yüz binlerce insan bayramlarda gazetesiz kalmıyor.. Sabah bu kararı verdiği günden beri her bayram gazeteye gelmeye, her bayram yazılarımı yazmaya ayrı bir özen gösterdim. Yurtdışı gezi programlarımda bile değişiklik yaptım, fena halde benimsediğim bir davadan dönmüş görünmemek için.. Hastaysam bile koştum geldim.. Düne kadar.. Dün karar verdim ki, Allahın aptalı benim.. Dün karar verdim ki, ben palavra bir Donkişot'tan başka bir şey değilim.. O zaman bana ne?.. Gazeteye geldim bir ıssız ada.. Bundan evvel de bayramlarda çalışan sayısı azalırdı, ama öyle bir nöbet çizelgesi hazırlanırdı ki, işler yürürdü.. Bu defa herkes izinli.. Sabah erkenden gelmişim.. Çay servisi yapacak bile yok.. Oturdum bilgisayarın başına.. Açılmıyor.. Teknik Servis.. Bilgi işlem.. Kapalı.. Bekle ki adam gelsin, işler düzelsin.. Beklerken bir şeyler yapmam gerekti.. Arşiv.. Kilitli.. Bilgi işlemden kimse gelmedi.. Bir gün evvel gece yarılarına kadar çalışmış bir genç arkadaşımız var. Cep telefonundan ona ulaştık.. Koştu geldi.. Ama arıza sandığımızdan büyük.. Bilgisayarı değiştirdiler.. Uğraştı, didindiler.. Saatler geçiyor.. Tık yok.. NTV'de 90 Dakika çekim saatı yaklaşıyor, ben daha tek satır yazmadım.. Olacak şey değil.. Aldım Q klavyemi Altan'ın odasına indim.. O da kilitli.. Neyse.. Güvenlik servisleri görevde, açtırdık.. Onun bilgisayarına benim Q klavyemi taktıklarında vakit öğleyi geçmişti. Yani sabahları 9.30-10.00 arası çalışmaya başlayan Hıncal'ın ayrılma saati gelmişti, ben ilk sözcüğü vurdum.. İlk cümleyi.. İçimdeki öfkeyi.. Bir daha bayramda ben de yokum.. Her servisi tatile çıkmış gazeteyi ben mi kurtaracağım tek başıma.. Efendim, bayramda çıkan gazeteler de giderek o gazeteden nasipsiz bayram gazetelerine dönermiş.. Bana ne?.. Hem tatilinden vazgeç, hem sinirlerin laçka olsun.. Hayır.. Gelecek bayram Hıncal da tatilde.. Şimdiden bilginiz olsun istedim. Tekrar mutlu bayramlar.. En azından benimkinden daha az sinirli..
|