| |
|
|
Sevginin Günlüğü
Yaşasın Marilyn!
"Genç bir yazara yol açmak, onu Bab-ı Ali'ye sunmaktı amacım.. Sevgi'nin Günlüğü, ünlü bir ailenin genç kızının yaşamından kesitler. İlk hafta gelen tepkilere bakılırsa, benim gibi sizler de bayılmışsınız.. O zaman devam..
*** Önüm arkam, sağım, solum diyettir, saklanmayan ebedir, sobedir. En dinamik en çılgın, deli dolu çağlarım bu mükemmel görünme zorlamasıyla ızdırap haline geldi. Ben şahsen bizzat kendim Akdeniz kadını örneklerinden, biraz daha Hollywoodvari bir yaklaşımla Marilyn Monroe vücut modelinin yeni nesil temsilcilerindenim. Ne var ki M.M. zamanları çook gerilerde kaldı. Bizim devirde Marilyn tipli olmak out, Safinaz'lık in!!. Ne zaman kendimi iyi hissetme cürretini göstersem takkk!! kendini Şenay Akay ya da Demet Şener zanneden bir şaşkına rastlarım. Bu zatlar genellikle hemcinsim olup çok nadir erkek vatandaşlardandır. Fiziki taramam yapıldıktan sonra ilk cümle "Aaaa!!!" (Ben acaba pantolonum mu yırtıldı diye düşünürken) "A canım ne kadar da kilo almışsın" ya da "Kiloları biriktirmişiz bakıyorum" (gırtlak arkadaşımmış gibi) diye konuya girerler. Ben duymazdan gelirim.. Ya da lodos çıktı, adet öncesi şişliğim diye havadan, kadınlıktan sebeplerle geçiştiririm. Bazıları da sempatik görünmeye çalışıp "Aaa hayatım, ne kadar da kilo vermişsin!!" diye çığlık atarlar, oysa ki ben ertesi pazartesi rejime başlamayı planlamışımdır. Haaa, bir de öğretmencilik oynayanlar vardır. Yüzünde alaycı bir gülümsemeyle soruyu patlatırlar "A ha haa... Bu kilolar nolcak?", Cevap; "Bilmem nolcak?", Ah be gülüm bilsem kilolar burada olur mu? Ya da burada olsa sana ne zararı var?.. Sokaktaki engelleri başarıyla atlatıp, sıcacık yuvamda huzuru bulmak isterken, evde güzellik ve estetik uzmanı annem "içerideki dışarıdakini aratır" misali başımın etini yemeye başlar. Ağzıma attığım her lokma tek tek sayılıp daha sonra vicdan azabı olarak geri döndürülmek üzere annemin hafızasına kaydedilir. Mesela: Önemli bir davet için ne giysem diye düşünürken annem "Ahh benim güzeller güzeli kızım, üç beş kilo daha verseydin şu siyah askılı elbiseyi tek geçerdim valla" diyerek iki kaşık fazla yediğim kepekli makarnayı burnumdan getirir. Tüm bunların üstüne yurdumuzda onca kısa ve balkonlu esmerler dururken benim sevgilim 1.83 boya 63 kiloyla hayalet gibi Bizimkiler otuz yıllık evli.. Annem son üç dört senedir sağlıklı beslenmeye sarınca onun sapı, bunun kökü derken ev otlağa döndü. Zavallı babacığımı evdeki bir kaşık zeytinyağıyla pişmiş sebze yemeklerinden doymadığı için az mı dönercilerde yakaladım. Buzdolabının üzeri başvurulan bin bir çeşit diyet uzmanının reçeteleriyle doldu. Sonuç: Babam şapka ve gözlükle gizlenerek ajan edasıyla en yakın dürümcüde Güzel ve hayat dolu bir kıt (çıtır seviyesini geçmiş kıtıra doğru yol alan) olmama rağmen bu ince görünme, her türlü minicik kılığın içine girme sevdasının bende ters teptiğini belirtmek isterim. Daha çoookk anlatacaklarım var bu konuda.. "Yemeğin salçalısı, kadının kalçalısı", "Balkonsuz ev, göbeksiz erkek olmaz!" günlerine ya da çocukluğuma geri dönmek istiyorum Sevgi'yle kalın!
|