| |
Şu garibe bir çorba yapın!
Geçen hafta sonunu gribal bir enfeksiyonun pençesi altında inim inim inledim.. Yalnız yaşayan, sağlıksız beslenen biri için sürpriz değil bu. Hasta yatağında yatmaya yeni bir tanım getirme şansı buldum bu vesileyle. Mutfağa gidip bir bardak su almak şehirlerarası yolculuk yapmak kadar zor! "Suuuuu..........suuuuuuu....Bana su verin" oldum. Ufak tefek iç hesaplaşmalarımı da yaptım. Mesela Emre Aköz'ün odadan gitmiş olması hayatımı alt üst etmiş. Onu fark ettim... Ne zaman bir sözlüğe, bir yazım kılavuzuna veya bir referans kitaba ihtiyacım olsa, onunkilere dadanırdım. Oysa şimdi artık on ikinci baskı bir Redhouse sözlüğüm, bir de imla kılavuzum var. Satın aldım mecburen. Artık kimsenin hastalara çorba yapmadığını düşündüm. Herkesin önemli işleri var. Yani ben de olsam yapmam. Kimseyi suçlamıyorum. Sonra Popstar'ı ve Ben Evleniyorum'u izledim. O kadar tantana üç beş vasat seslinin arasından kanırta kanırta bir star çıkarmak için. Herkes büyük cümleler kuruyor. Herkes asabi. Herkes çok ciddi. Sanki tarihi değiştiriyorlar. Aynısı Ben Evleniyorum için de geçerli. Eni sonu üç beş paçoza koca aranıyor. Bir espri yapın, gülümsetin, zekice kafa bulun, velhasıl yavşatın ortamı. Kanaryam'ın haftayı üç puanla kapamasını mutlulukla karşıladım. Daha da önemlisi maç sonrası Ümit Özat röportajlarının tiryakisi olmaya başladım. Bir teknik direktör edasıyla, daha önce alışık olmadığımız bir üslup ve tavırla güzel şeyler söylüyor kaptan. "Fenerbahçe'de futbolcunun kötü oynama hakkı olabilir ama mücadele etmeme hakkı olamaz." Galatasaray maçını da izledim. Puan kaybını memnuniyetle karşılarken, bu gidişle asist krallığında Frank De Boer'in açık ara öne geçeceği hissine kapıldım. Spor servisindeki istatistik uzmanları kontrol etsin bakalım, De Boer sezon başından beri rakiplerine kaç gol pası verdi. Saddam'ın enselenmesini izlerken üç gündür sakal tıraşı olmadığımı fark edip piri pak olma kararı aldım. Hasta olmama rağmen tıraş oldum. Saddam'ın yakalanmasının hayatıma etkisi budur anlayacağınız. Kıbrıs seçimleri? Bütün zamanların en kabız, en sıkıcı ve bir türlü bitmeyen çözümsüzlük de bir çözümdür inanışı. İnsanlık üç beş yıl sonra uzayda koloniler kurduğu zaman bile sıkıcılığını sürdürecek hissi veriyor artık. Yüksek ateş altında hafta sonunu böyle ezdim işte. Haftaya çok dinç ve aktif girdiğimi söyleyemem ama Perşembe gecesine ilk on birde sahaya çıkmam gerek. Saha dediğim Babylon. 70'li yılların Rock müziği üzerine bir gece tertiplenmiş: Jurassic Party. Bu partinin DJ'leri Yavuz Baydar, Faruk Eczacıbaşı ve Görgün Taner olacak. Bu iyi bir şey. Hem de çok iyi... Çünkü bir yanda Yes, Pink Floyd, King Krimson, öte yanda Frank Zappa, Steely Dan şarkıları havada uçuşacak. Benim kalemim olanları Görgün Taner çalacak. Led Zeppelin, Emerson-Lake and Palmer, Jefferson Airplaine, Deep Purple, David Bowie ve Wishbone Ash'dan sorumlu devlet bakanından Allah razı olsun. DJ'ler kıl olur biliyorum ama abi bir Van Halen çalsana hakkımı kendimde saklı tutaraktan güzel bir gece geçirme sevdasıyla yanıp tutuşuyorum.
|