| |
Geçse de kurtulsak artık...
On yıl önce yeni yıla dair kararlarım neyse bu yıl da aynı. Değişen bir şey yok. Yerimde sayıyorum yani. Bu değişmezlik halinin yarattığı baskıya bir de bu yıl "aman terörden tırsmayın çıkın aleme akın" tavsiyeleri de ayrı bir ağırlık katıyor. Terörü başka bir terörle alaşağı etmek savaş sanatlarında önemli bir başlık oluşturabilir. Ama dar gelirliyi, cemaat-i bezgini yormakta. Terör yokken bile "n'apıcaz ya"cılar yeterince yoruyordu. Şimdi sesleri pek bir gür çıkıyor. Sonra yılbaşı haram mı değil mi sorusu, Diyanet ve kimi ilahiyatçıların farklı görüşleri de kafaları karıştırmakta. Yılbaşını kutlamak adettendir diyip vicdanımızı rahatlatalım... Ve son günlerde en sık karşılaştığım öneriye geçelim. "Senin evde parti yapalım, ben her şeyi ayarlarım." "Olur ben hıyarım çünkü. Ben parti vermeyi bilmiyorum. Sen yıkılacak kapı bulacaksın diye ben üç ay sonra evden sigara izmariti toplayacağım. Sen kendi evinde yap, ben her şeyi ayarlayayım." Kendi ihtiyacını benim problemim haline sokan zihniyete kılım arkadaşlar. Bir de "aleme akalım"cılar var ki, onlar ayrı bir bela. Event olsun, çamurdan olsun... Kasmanın bir gereği yok. İşten çıkar, eve çöker, bir iki arkadaş gelir, şarap açar, geyik yapar sonra da zıbarır yatarız. En iyi ihtimalle, eğer kopil dadanmasına maruz kalmadıysa Nişantaşı sokak partisine bir bakarız. Geçen yıl fena olmamıştı. Her andan, her mevzudan maksimum fayda sağlama zihniyeti bendenizi fevkalade baymakta. Bu anlamda ciddi bir kitle oluştu. Kitleyi sakin olmaya davet ediyorum. Arkadaşım bir eli de pas geç. Korkma dünyanın sonu gelmez. Gelelim yeni yıl kararlarıma. On yıl öncesiyle aynı. Sigara bırakılacak, spor yapılacak, para biriktirilecek, uzun soluklu ilişki kurmak adına çaba sarf edilecek, sorumluluk alınacak, sağlıklı beslenilecek ve rock grubu kurulacak. Altıda sıfır! Sen ne biçim insan evladısın ya? Hiç olmazsa bir tanesini başar da kendinden utanma. Gerçi yılbaşı kararları en fazla 5 Ocak gününe kadar tutulabiliyormuş. G8 ülkelerinin ortalaması bu. Aslında kendime fazla haksızlık etsem de çağdaş batı standartlarını yakaladığım için bahtiyar olmam gerek. Yapabildiğim tek şey yavru bir İran kedisi edinmek oldu. Beni sorumluluk almaya zorlar, paylaşma fonksiyonlarımı yeniden canlandırır, uzaktan kumandanın üzerimde kurduğu hegemonyadan azat eder diye düşündüm. Kararlarımın bir kısmını ihtiva eden tüy torbası niyetine... Evime çökeli daha bir hafta oldu. Kedi benden de bitik. Nereye koysam oranın şeklini alıp beziyor. On dakika oynaşıyor gibi yapıp sonra zıbarıyor. Ben uyuduğumda canlanıp kulaklarıma girişiyor. Bir de zırt pırt ishal oluyor. Bu aralar kedi kıçı temizliyorum. Galiba bu kez birilerinin ihtiyacının benim sorunum olmasından şikayetçi değilim. Sonra her daim "dünya kadar borcum var, ben bunu nasıl öderim" bakışları var ki insanın ciğerini dağlıyor. 2004'e yepyeni bir ben olarak giriyorum galiba. Önemli olan da bu. Yoksa gece on ikiyi nerede ezeceğim çok önemli değil.
|