Sayın muhbir muhalefet!
Beni çok şaşırtan haberin başlığı şöyleydi: "CHP Menemen İlçe Örgütü'nü polis bastı!" Hükümette olmasına karşın AKP'nin bir örgütü basılsa bu kadar şaşırmazdım ama işin içinde CHP olunca tabii ki bir an durdum.. Olayı anlamaya çalıştım ama veri bulamadım. Birkaç CHP yetkilisinin "hesap sorulacaktır" tarzı sert tepkilerinin dışında pek bir şey yoktu ortada.. Ve günler sonra işin rengi ortaya çıktı: Meğer CHP Menemen İlçe Örgütü "Kubilay Olayı ve Laiklik" adlı bir kitap bastırmış, kitapta hangi hükümet üyesinin hangi tarikata bağlı olduğu yazıyormuş.. Gerekçesi ne olursa olsun vahim bulduğum polis baskınının nedeni bu kitapmış..
*** Polis baskını vahim ama bence kitabın içeriği de vahim.. Neden mi? Anlatalım: Kitabın iddiası şu: Güldal Akşit ve Osman Pepe dışında kabinede tarikatçı olmayan bakan yok.. Başta Erdoğan ve Gül olmak üzere önemli isimler "İskenderpaşa Dergahı" na bağlıymış.. Abdüllatif Şener "Eski Humeynici", Cemil Çiçek "Milli Mücadeleci", Mehmet Aydın "Fettulahçı" imiş.. (Mehmet Aydın'ı bir grubun adamı yapmanın saçmalığı bir tarafa, işin bir de imla yanı var. Arkadaşlar: "Fettulah" değil "Fethullah" tır işin doğrusu..). Bir de Nurcular var.. Murat Başesgioğlu ile Hüseyin Çelik, kabinenin "Nurcu" kanadını temsil ediyormuş. Bir an düşündüm: Bu iddia doğru olabilir mi? Sonra fark ettim ki, böyle düşünmek hem çok saçma, hem de nafile bir çaba.. Çünkü ortaya atılan iddianın ne yalanlanması ne de doğrulanması mümkün.. Mesela bir Bakanlar Kurulu toplantısında başta Başbakan olmak üzere bütün bakanlar çıkıp tarikatçı olmadıklarına dair yemin etseler yine de sonuç alamazlar. Çünkü hem bir tarikata üye olunmadığına dair belge göstermek imkansızdır, hem de "takiye" adlı büyülü kavram bu tür durumlarda çok kullanışlı bir biçimde hemen devreye girer.. O zaman anladım ki, bu iddia kanıtlanma imkanı olmayan bir iddiadır. Ortaya atılır ve muhatap zor durumda bırakılır.. İşte bu kadar! Amaç da zaten budur.. Bu yönüyle ortaya atılan iddia, aslında ihbardır.. Ve bizim bildiğimiz ihbarcılık yapmak, ahlaka aykırı bir tutumdur..
*** İşin ilkesel yönünü bir tarafa bıraktığımızda ortaya daha vahim bir tablo çıkıyor.. Muhalefet partisi, iktidarı icraatındaki eksiklerle değil de ihbarlarla vurmaya çalışıyor.. 1995 yılında yazılmış bir makale, 30 yıl önceki örgütlenmelerden yola çıkılarak bir terör örgütüyle iktidarın başı arasında kurulan bağ, eski fotoğraflar, eski konuşmalar.. Hepsi muhalefetin iktidarı vurma yönteminin en önemli silahları.. Formül basit: Devlet ile iktidar arasındaki çelişkiyi sapta, malzemeyi bul ve iktidarı devlete ihbar et! Etkili muhalefetin sırrı burada.. Yani bir zamanlar "sayın muhbir vatandaşlar", komünist ihbarı için teşvik edilirdi, şimdi de "muhbir muhalefet", şeriatçı avına çıkmış durumda.. Ne diyelim, hayırlı olsun..
|