Saçmalık
Ağır havası ve şifrelerini tam olarak çözemediğim aşırı hiyerarşik ilişkileriyle Meclis, beni her zaman sıkmıştır. Bu yüzden zorunlu olmadıkça Meclis'e gitmemeye özen gösteririm.. Gösterdiğim bu özen nedeniyle Meclis içinde "askerlerin kontrol ettiği" bir restoranın varlığından haberim yoktu.. Ta ki, aylar önce bir bakanla birlikte o restorana gitmek durumunda kalıncaya kadar..
*** Evet, bakan beyle gittik restorana ve kapıda askeri bir görevli karşıladı bizi.. Görevli beni görünce, kibar bir şekilde "sakallıların restorana alınmadığını" söyledi.. Hayatta en nefret ettiğim şey "topluluk içinde gösterilmek"tir. Düşünün: O anda restoranın önünden gelip geçenlerin bakışları bana mıhlanmış durumda. Biraz şaşkın, biraz da alaycı bakışlar fırlatılıyor! Daha fazla dayanamadım, kibarlığı elden bırakıp, ani bir şekilde "Hemen gidelim buradan" deyiverdim.. Ses tonumdaki kararlılık bakanı da etkiledi ve oradan hemen uzaklaştık.. Gerçeği, sadece gerçeği ama bütün gerçeği söylüyorum: Bu olay beni hiç mi hiç etkilemedi. Güldüm geçtim.. Ben ki gariban vatandaşa "sefahat merkezi" olarak takdim edilen ve askerlerin kontrolünde olmayan Meclis lokantasında bile bir yemek süresi zor sabretmişim; askerlerin kontrolündeki o restorana girsem ne olur, girmesem ne olur.. Olayın sembolik anlamı var, kabul ediyorum, ama kimse kusura bakmasın, o sembolik anlam nedeniyle içinde bulunmak için can atmadığım bir mekanın kapılarını zorlayamam.. Ben zaten orada olmak istemiyorum ki, oraya benim gibilerin girmesi için mücadele vereyim? Tamam kardeşim, sakallılar da o restoranda yemek yemesin! Bırakalım oradan jilet baylarla, şık bayanlar yararlansın! Yani bir mücadele söz konusu olacaksa, bu restoran mücadelesi olmasın.. Ya da şöyle söyleyeyim: Kendimi o restorana girmek için mücadele verirken görmek istemiyorum. Bu kadar yalın ve bu kadar insani bir tavır benimki..
*** Peki AKP Milletvekili Hüsrev Kutlu, nasıl oluyor da kendisini "Mareşal üniformalı Atatürk" fotoğrafına karşı mücadele verirken gördüğünde rahatsızlık duymuyor.. İşin saçmalığını nasıl oluyor da fark edemiyor. İşte üzerinde durmaya değer konu bu.. Tamam, askerin tepkisini, o tepkinin biçimini tartışalım, eleştirelim.. Ama biraz da Hüsrev Kutlu'nun saçma uğraşı üzerinde duralım.. Diyelim ki kendisine: Bu yaptığının vatana, millete hiçbir faydası yok! Bu yaptığın saçma! Bunu diyelim ama bilmem anlayabilir mi? Çünkü kendisi "Yargı tam bağımsız değil" diyerek milletvekillerini yargı kıskacından kurtarmaya çalışmış ama vatandaşını da o "tam bağımsız olmayan" yargının kucağına itmiştir. Buradaki saçmalığı fark edememiş bir milletvekili, "Mareşal üniformalı Atatürk" fotoğrafına savaş açmanın saçmalığını anlayabilir mi? Kaygımın tek nedeni bu..
|