Dine karşı din
"Radikal İslamcı" tezlerin revaçta olduğu günlerde ellerden düşmeyen bir kitap vardı: "Dine Karşı din." 1977'de Şah'ın ajanları tarafından Londra'da bir otel odasında öldürülen İranlı sosyolog Ali Şeriati'nin bu kitabı, Türkçe'de yayınlandığı zaman, özellikle gençleri etkisi altına almıştı. Ali Şeriati, kitabında Marx'ın "din afyondur" sözüne hak veriyor ve ardından çarpıcı saptamasını yapıyordu: "Ama hangi din afyondur? Buna bakmak gerekir.. Emperyalistlerin çıkarları için kullanılan, onların hizmetine sunulan din afyondur.. Zaten tarih boyunca iki din hep mücadele etmiştir. Mazlumların, haksızlığa uğrayanların dini ile zalimlerin iktidarlarını sürdürmek için kullandıkları din.." Ali Şeriati'nin bu yaklaşımının etkisiyle İslam dünyasında özellikle radikal yaklaşımlara sahip olanlar "Gerçek İslam-Amerikancı İslam" tartışması başlattılar ve Amerika'nın hizasından çıkmayan İslam ülkelerinin yönetimlerine "Amerikancı İslam'ın temsilcisi" dediler.. Kısacası "Dine karşı din" tezi, bugünlerde demode ama bir dönem epey gündemdeydi.. Şeriati'nin tezini anımsadım.. Çünkü bana göre, son günlerin "ilgi çekici" haberlerinin başında gelen "Suriye medreselerine girdik" haberlerinde anlatılarla, Şeriati'nin "Dine karşı din" tezi arasında sıkı bir bağlantı var.. Neden mi? Anlatalım..
***
1980 yılında Müslüman Kardeşler örgütü Suriye'nin Hama kentinde bir halk ayaklanması başlattı.. Hafız Esat rejimi, Hama'da başlayan ayaklanmayı önlemek için kentin dört yanını tanklarla kuşattı.. Esat'ın emriyle tanklar Hama'ya bomba yağdırdı. Kadın, çocuk demeden on binlerce kişinin katledildi. Bir rivayete göre ölü sayısı yüz bine yakındı.. Bu toplu kıyımın ardından kent harabeye döndü.. İslamcılar, o günden sonra Suriye'de bir daha toparlanamadı. Gidin ve görün: Bombalanan kent Hama, 23 yıldır harabe halini koruyor. Çünkü Suriye yönetimi, İslamcıların Hama katliamını unutmasını istemiyor.. Yani Hama, 23 yıldır bir "gözdağı anıtı" gibi orada öylece duruyor.. Şimdi soru şu: İslamcıların başlattığı ayaklanma nedeniyle yüz bin insanını acımasızca öldüren, ülkesinin bir kentini haritadan silen bir rejimin yaptığı İslamcılık, nasıl bir İslamcılık olur? İşte bu sorunun yanıtını verebilmek için Şeriati'nin "dine karşı din" tezine ihtiyacımız var: Kendi iktidarını sarsmayacak İslamcılığa evet.. Ama iş, din adına iktidarı sorgulamaya geldiğinde, işte o zaman tanklar bomba yağdırır ve bir kent haritadan silinir..
***
"Suriye medreselerine girme" başarısı gösteren ve o medreselerde "şeriatçı militanlar" yetiştirildiğini söyleyen ya da ima eden meslektaşlarımızı dinledikçe ve okudukça, aklıma hep Hama geliyor.. Medreselere girmeyi başaran meslektaşlarımızdan, Hama'ya girme başarısını da göstermelerini bekliyorum. "Hama'da ne oldu?" sorusuna yanıt arasalar, "Suriye medreselerinde yetişen militan" haberleriyle, Hama'da olup bitenler arasında bir kıyaslama yapsalar, nasıl olur? Hem dün, "Dünya İnsan Hakları Günü" ydü, yani güncel bir bağlam da var..
|