Allah'ın belası bir pazar günü
Saddam'ın yakalanmasının ardından Amerikalı yetkililerin insanın üzerine üzerine gelen şımarıklıklarını, küstahlıklarını tolere edebilirdim.. Ama edemedim.. Çünkü Saddam'ın yakalandığı haberini, Ferzan Özpetek'in "Arka Pencere" adlı filmini izledikten sonra aldım.. Düşünün: İnandırıcılıktan uzak bir mevzunun ve insanı boğan klişenin klişesi romantizmin elinde esir olmuşsun, tam sinemadan çıkıp temiz hava alacak ve kendini rehabilitasyona tabi tutacaksın, karşına çıka çıka "Ladies and Gentlemen, we got him (Bayanlar baylar! Onu enseledik)" şımarıklığı çıkacak.. "Arka Pencere"de aldığın darbelere mi yanarsın, bir çiviyi bile plan dahilinde çakan Amerikan tarzının kendisini bir kez daha üste çıkarmasına mı? Yani "Allah'ın belası bir pazar" günü geçirdim..
*** Ama ben ne Ferzan Özpetek'e, ne de ABD yetkililerine kızıyorum.. Çünkü pazar günümü zehir eden onlar değil, onlara bu fırsatı verenler.. İsterseniz olaya önce "Arka Pencere" zulmüne maruz kalmam açısından bakalım: Eğer İtalyan sinema eleştirmenleri, seyircileri ve ödül vericileri ile benim sinema beğenim ve zevkim uyuşsaydı mesele yoktu.. Ama zerre kadar hoşlanmadığım Özpetek filmlerine (Dikkat: Buram buram oryantalizm kokan Hamam filmine verilen ödülleri anımsayalım) İtalyanlar'ın ayılıp bayılmaları karşısında ne yapabilirim ki? Tabii ki yine "belki bunun bir kerameti vardır" diye, üstelik fragmanını izlememe rağmen (Dikkat: Fragmanından belli olur bir film!) tuttum gittim "Arka Pencere"ye.. "De Sica gibi bir dahiyi çıkarmış, "Bisiklet Hırsızları" gibi bir şaheseri ortaya koymuş olan İtalyanlar, ne yapmak istiyorlar acaba? Bizden ne istiyorlar?" diye düşünerek çıktım sinemadan.. Yanlış anlaşılmasın, bir Türk'ün İtalya gibi bir Avrupa ülkesinde başarıdan başarıya koşması, tabii ki beni de mutlu eder. Ama bir Türk, Avrupa'da başarılı oldu diye hislerimi saklayamam.. Saklarsam en başta "Avrupalı" gibi olamam.. Bu ara notun ardından yargımı biraz daha kesinleştirebilirim: Pazar günü yediğim ilk darbenin sorumlusu Ferzan Özpetek değil, İtalyan sinema dünyasının benim hiç anlamadığım ve herhalde anlayamayacağım sinema zevkidir.
*** Gelelim ABD yetkililerini "asıl sorumlu" olarak görmememin nedenine.. Üstümüze üstümüze gelen küstah tutuma asıl kim neden oldu sorusu her şeyin başı gibi geliyor bana.. Bu işlerin sorumlusu, sarayında "bir bildiği var" dedirtecek kadar kendinden emin meydan okuyan o adam değil mi? Meğer o zavallı haliyle hem kendine yazık etmiş, hem de şu dayanılmaz Amerikan küstahlığıyla baş başa bıraktığı bizlere.. Kısacası derdim çoktur, hangisine yanayım..
|