| |
|
|
Bu ne telaş? AB'ye girmezsek girmeyiz yani!
Bazılarında bir telaş var ki, bunu anlamak mümkün değil. Eğer KKTC seçimleri sonucunda, "Çözüm" yanlıları kaybeder ve Annan Planı toptan reddedilirse, Türkiye'nin Avrupa Birliği yolu da kapanırmış. Bu telaşa ne gerek var ki? Avrupa Birliği'ne girmezsek girmeyiz yani. Şimdiye kadar girmedik de ne oldu? Bizden daha geri olan veya bizimle aynı düzeyde olan Yunanistan, Portekiz ve İspanya, bizi sollayıp geçtiler. Biz Türkler kişi başına düşen ulusal gelirde 2000-3000 dolar düzeyinde çabalarken, onlar 10 bin dolarları aşıp, 20 bin doları hedeflemeye başladılar. Hatta doları hafife alıp, hesaplarını Euro ile yapmaya başladılar. Daha ne olsun ki? Demek girmesek de olurmuş. Ayrıca KKTC, Annan Planı'nı tümden reddeder ve buna karşı Kıbrıs AB'ye girerse ne olur ki? Zaten olan olmadı mı? KKTC'nin durumu ortada. Kıbrıslı Rumlar zaten daha müreffeh, daha güvenli, daha gelişmiş değil mi? Kıbrıslı Türkler'le Kıbrıslı Rumlar'ın arası biraz daha açılır. Ayrıca, Kıbrıslı Rumlar'ın AB üyesi olarak, Türkiyeli Türkler'in AB kaderine karar verme hakkı da doğar. Aman canım.. Sanki ne önemi var? Biz burada halimizden memnunuz.. Eğer Denktaşçılar da KKTC'de seçimde kazanırlarsa, Kıbrıslı Türkler'in de hallerinden memnun oldukları çıkar ortaya. Ondan sonra gelsin "Ankara Kriterleri", gitsin "Lefkoşe Kriterleri".. Biz krizsiz yaşayamayız ki! Krizleri finanse etmek için, bir yandan borçlanır, bir yandan da vergi salarız. Hangi krizi bitirdik ki, Kıbrıs Krizi'ni gündemden çıkarmayı düşünelim? Ayrıca biz "Milli Dava" üretiminde de, kimseye benzemeyiz. 1974'te Kıbrıs'a çıkarken, resmi açıklamamız, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni Samson Darbesi'nden kurtarmaktı. 1983'te KKTC'yi kurarken, amacımız, çözüme zemin hazırlamaktı. 2003'te de "Ada'nın Stratejik Önemi" var gündemde. Bunların hepsi "Milli Dava" değil mi yani? Keşke 1974'e geri dönebilsek. Ecevit-Erbakan Hükümeti, Kıbrıs'ın tamamını alsalar. Yunanistan'a da taviz olarak, sadece Pire Limanı'nı verebilsek. İp inceldiği yerden kopsa!
|