| |
|
|
Irak'a komşuyuz ama, "Irak modeli" çok uzak bize
Saddam Hüseyin'in, Tikrit yakınlarındaki bir çiftliğin mahzeninde yakalanması ertesinde çekilen görüntülerini, bütün dünya izledi. Yorgun, perişan bir yüz.. Acaba neden bu duruma düştüğünün tahlilini, şu anda kapatıldığı zindanda yapabiliyor mudur? Kalabalıkların tapındığı, sayısız saraylarında, bir kelimesi ile Iraklı insanları zengin, güçlü kılabildiği günlerin nasıl sona erdiğini acaba araştırıyor mudur? Ben söyleyeyim... Saddam'ın bu duruma düşmesinin bir nedeni, "Değişim"i ıskalamasıdır. Sovyetler'in yıkıldığını, iki kutuplu dünya dengesinin sona erdiğini ve "globalleşme"nin, Ortadoğu petrolleri üzerinde kumar oynayan despotlara tahammül edemeyeceğini, görememiştir Saddam! Bu gerçeği, 1990'da Kuveyt'e saldırırken de, bu yıl Amerika'ya rest çekerken de ıskalamıştır. Saddam'ın bu duruma düşmesinin ikinci nedeni de, bütün Ortadoğu despotları gibi "Demokrasi" yi hafife alıp, görmezden gelmesidir. O, 1990-91'de kendisini yenen Baba Bush'ların, Bayan Thatcher'lerin iktidardan çekilip gitmelerini, ama kendisinin hâlâ Bağdat'ta iktidar koltuğunda oturmasını, başarı zannetmiştir. Aynı şekilde, oğul Bush'un da sonunda çekip gideceğini, ama ya kendisinin, ya da oğullarının yine Bağdat'a hakim olacaklarını hesaplamıştır. Saddam'ın bundan sonra başına gelecekler, şimdi Washington ve Bağdat'ta planlanıyor... Yargılanacağı ve belki de ölüme mahkum edileceği söyleniyor. Ama yazık değil mi, Irak halkına ve petrol zengini Irak'ın bugün içinde bulunduğu trajik duruma?.. Saddam'ın ve Saddam benzeri Ortadoğu despotlarının, kendi halklarına kaybettirdikleri yılların hesabı, hangi mahkemede görülebilir ki? Sakalı göğsüne değen, yer altında saklanırken yakalanan ve görüntüleri teşhir edilen Saddam'ın öyküsü, bölgedeki tüm rejimlere ders olmalıdır. Eğer ülkenizin yelkenlerini dünyada esen rüzgarlara açmazsanız, kendi içinize kapanıp, yerel şovenliklerle global gerçekleri ıskalarsanız, başınıza gelmeyen felaket kalmaz. Yolsuzluk, yoksulluk, hukuksuzluk bazen hafif sonuçlar olarak kalır. Ülkenizin bütünlüğü, bağımsızlığınız elinizden alınabilir. Yabancı güçler sizi, işgal eder. Sahip olduğunuz doğal zenginlikleri, sizin dışınızdaki merkezler kullanır. Ne mutlu ki bize, Türkiye olarak, Ortadoğu'nun bu kısır çemberi dışına çıkmayı, 20'nci yüzyılın ilk yarısında başardık. Şimdi, daha da ileri bir hedefe yönlenmiş olarak, gelişmiş dünya ile aynı titreşim katsayısını tüm kurumlarımızla yakalamaya çalışıyoruz. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, dünyalı olmak, bizim de ortak değerlerimiz. İçimizde Saddam modeline özenenler, marjinal olarak görülüyor. Her genel seçimde, kitleler, "Dünyalı" olmak için oy veriyor. Türkiye'nin özgür düşünce odakları, yurt ve dünya gerçeklerini, kendi toplumlarına sürekli duyuruyor. Irak'a bu kadar yakın ve Irak modelinden bu kadar uzak başka ülke var mı?
|