| |
AB yolu dinci terörle mücadeleden geçiyor
KORKULARIMIZDAN korkmayalım.. Karanlıkta yürürken ıslık çalmak, sonucu değiştirmez.. Türkiye zaman kaybetmeden tehdit önceliklerini gözden geçirmeli.. Hafife alınmayacak, 'terör terördür' diye geçiştirilmeyecek dört büyük saldırı yaşadık.. Yerli El Kaide örgütüyle karşı karşıyayız.. Bu saldırıyı düzenleyenler küçük bir grup olabilir.. Ama buna benzer kaç grup olduğunu bilmiyoruz.. Amaçları Batı'yı cezalandırmak değil, Batı'yı Türkiye'den koparmak.. Ortadoğu'nun cenderesi içine çekmek.. Bunun için Batılı hedeflere saldırdılar, 'Türkiye sizin için tehlikelidir, Türkiye Cezayir gibidir' havası yaratmaya çalıştılar.. Dört bombanın etkisi büyük oldu.. Olay iki takımımızın yurtdışında oynamak zorunda kalmasıyla sınırlı değil.. Örneğin, Alman filarmoni orkestrası da gezisini iptal etti.. Olaya sakın 'Gelseler ne olur, gelmeseler ne olur.. Abartılı bir tavır.. Gereksiz panik.. Teröre prim vermekten öte bir şey değil' gözüyle bakmayın.. Bugün bir şarkıcı, bir orkestra gelmez.. Yarın bir toplantı iptal edilir.. Sonra.. Yatak satacak turist bulamayız.. Hukuki altyapı eksikliği nedeniyle ayak sürten yabancı sermaye hiç gelmez.. Karamsar bir tablo çizmek istemiyorum.. Olayı çok ciddiye almamız gerektiğini söylüyorum.. Bunun önüne sadece polisiye tedbirlerle geçemeyiz.. Siyasi irade çok önemli.. Radikal İslam'ın besleneceği damarların kesilmesi gerekiyor.. Bernard Lewis'in ortaya attığı, Daniel Pipes'ın geliştirdiği şu görüşe katılıyorum: "Eğer sorun militan İslam ise çözüm de ılımlı İslamdır." Konuya bu açıdan bakarsak, böyle bir ortamda AKP'nin iktidarda olmasını Türkiye için büyük şanş olarak değerlendirmemiz gerekir.. Söyleminde dini motifleri kullanan ılımlı İslam'ı benimseyen, kendi deyimleriyle 'muhafazakâr demokrasiyi savunan' bir yönetim iş başında.. Dayandığı taban, peşlerinden sürükledikleri kitle göz önüne alınırsa, AKP iktidarı, radikal İslamcı anlayışın temizlenmesinde etkin bir rol oynayabilir.. Başka hiçbir iktidarın sağlayamayacağı kadar büyük bir başarı sağlayabilir.. Türkiye'nin Cezayir gibi, Suudi Arabistan gibi, İran gibi olmadığını dünyaya yine en iyi AKP iktidarı anlatabilir.. Başbakan Erdoğan bu yolda önemli bir adım attı.. Bombalama olaylarını 'dinci terör' diye niteledi.. Sorunun adını koydu.. Şimdi üzerine gitmesi gerekir.. Kendileriyle veya bizlerle, yani ılımlı Müslümanlarla bu insanlar arasındaki farkı daha net ifadelerle ortaya koymalı.. Propaganda alanlarının üzerine kararlılıkla gitmeli.. 'Mütedeyyin kişileri tedirgin eder miyiz, dayandığımız taban yanlış anlar mı' diye düşünmemeli.. Bu ülkenin başbakanı olarak bunu yapmalı.. Radikal İslamcı anlayışı reddettiğimizi, bu anlayışın hayat bulmasına izin vermediğimizi, mücadele ettiğimizi Batı'ya göstermeliyiz.. Erdoğan bunu yaparsa kendisine oy veren küçük bir kitleyi küstürüp, cephe almalarına neden olacaktır.. Ama bu davranışıyla daha büyük bir kitleyi yanına çekebilir.. Başbakan 'AKP merkez partisidir' diyordu.. Ben dahil birçok kişi 'Merkez partisi sözle olmaz, eylemle olur, icraatla olur' diyorduk.. Erdoğan'ın eline büyük bir fırsat geçti.. Radikal İslamcı anlayışı temizleyerek, dinci terörün üstüne giderek, dış bağlantılarını keserek partisini tam merkeze oturtabilir.. AKP iktidarı artık şunu da görmek zorunda.. Avrupa Birliği'nin yolu sadece birtakım yasal düzenlemelerden, bu düzenlemeleri hayata geçirmekten, Kıbrıs sorununu çözmekten geçmiyor.. Peş peşe patlayan dört bombadan sonra AB'nin yolu 'radikal İslamcı anlayışı' bu ülkeden kovmaktan geçiyor..
|