| |
Önce işini iyi yap sonra karşıdan bekle
DİYELİM ki bir lokantaya gittiniz.. Diyelim ki bir turla geziye çıktınız.. Diyelim ki bir şirketin uçağıyla Avrupa'ya uçtunuz.. 'Diyelim ki' ile başlayan cümleleri uzatmak mümkün.. Hiçbir beklentiniz karşılanmadı, mutlu olmadınız, şikayet ediyor, söyleniyorsunuz.. Hiç öyle anlarda, 'Peki ben işimi iyi yapıyor muyum' diye düşündüğünüz oldu mu? 'Başkalarının yaptığı işler beni tatmin etmiyor' diyorsunuz.. Ya siz? Siz işinizi iyi yapıyor musunuz? Adam postacı; mektupları kapıya özenle koymuyor, fırlatırcasına atıyor.. Aynı adam lokantaya gidiyor, garsonun tabağı önüne fırlatırcasına koymasına sinirleniyor.. Adam doktor.. Beş kurşunla öldürülen hastaya beyin kanamasından ölüm raporu veriyor.. Ama aynı doktor, marketten aldığı sütün son kullanım tarihinin geçmesine fena halde öfkeleniyor.. Market sahibini dikkatsizlikle suçluyor.. Adam inşaat mühendisi.. Yaptığı bina ilk sarsıntıda yerle bir oluyor.. Ama aynı adam, en küçük bir kazada arabası darmadağın olunca isyan ediyor.. Kendi yaptığı binayı düşünmüyor.. O zaman.. Önemli olan işi iyi yapmak, iyi yapmaya çalışmak değil mi? Herkes yaptığı işe özen gösterirse, daha kaliteli bir yaşam sürmez miyiz? Ama bizde tam tersidir.. Kimse kendi yaptığı işi sorgulamaz.. Başkasının yaptıklarını eleştirerek kendi yaptıklarını örtbas etmeye çalışır.. Kimi bunu bilinçli yapar.. Kimi farkına bile varmadan.. Önümüze konan bir bardak çayı soğumuş diye de eleştirebiliriz, çok sıcak dilimi yakıyor diye de.. Ama kendimizin nasıl yaptığını veya nasıl sunduğumuzu hiç düşünmeyiz.. İki yıl oluyor.. Yılın son günüydü.. Şirketimizde bir bahçıvan var.. Nurettin Yılmaz.. Akşam saatleriydi.. Herkes evine gitme telaşında.. O elinde su kovası, çicekleri tek tek dolaşıyor.. Solan yaprakları koparıyor, onları seviyor, okşuyor.. Onlarla konuşuyor.. Durdum, izledim.. Bahçıvan işini çok iyi yapıyordu.. İşini iyi yapmasa, oksijenin pek de olmadığı bir ortamda yüzlerce bitkiyi yaşatabilir miydi? Çoğu zaman farkına bile varmazsınız.. Odanıza gelir, salon bitkilerinin bakımını yapar, suyunu verir, sessizce çeker gider.. İşte başarı budur.. Başarı, işi iyi yapmaktır.. Hakkıyla yapmaktır.. Sürekli yapmaktır.. Çünkü başarı, istikrardır.. Günlük, anlık, bir kerelik değildir.. Ama daha da önemlisi, yaptığınla övünmemektir.. Çünkü o senin işindir.. Ve onu en iyi yapmak senin görevindir.. Başkalarından beklediğimizi kendimiz yaptığımız an.. Bunu üstün bir meziyet olarak görmediğimiz zaman.. Sıradanlaştırdığımız zaman, başarıyı yakalarız.. Çünkü işimizi iyi yapıyoruz demektir.. Mesleğiniz ne olursa olsun.. İster bulaşık yıkayın, ister beyin ameliyatı yapın.. Eğer yıkadığınız tabağı tertemiz yapıyorsanız, beyin ameliyatına girdiğiniz gün, aynı titizliği doktorunuzdan da bekleme hakkınız var demektir.. Veya tam tersi.. Beyin ameliyatından çıkan doktor, elinden gelen özeni göstermişse, akşam gittiği lokantada tertemiz bir hizmet almaya hak kazanmıştır.. Hiç kimse.. Benim işim farklı, benim işim ağır, benim işim zor diye düşünmesin.. Bugün pazar.. Birkaç dakikanızı ayırın.. Ama önce kendinizden başlayın.. Ve şu soruyu yüksek sesle sorun: İşimi iyi yapıyor muyum?
|