Zürafalara bile tepeden baktım
Sun City'de, zürafaların, antilopların koşturduğu arazilerin üzerinde süzülürken güneş bir türlü doğmadı, ama bulutların görkemi de görmeye değerdi. Geziyi bir şişe şampanya ile taçlandırdık
Saat 04.30'da telefonun sesi ile uyandım. Resepsiyondaki kadın baloncuların beni beklediğini haber veriyordu. Daha önce Güney Afrika Cumhuriyeti'ne ve Sun City'ye iki kez gelmiş olmama rağmen hava şartları nedeniyle deneyememiştim. Bu kez şansım yardım etti ve bir önceki gece baloncular arayıp 04.30'ta alacaklarını bildirdi, saat korkunç, tabii hemen pazarlık ve sonuç 04.45 hareket.
Yeni aldığım özgür kız şapkamla her tarafı açık jipe bindim. Sun City'nin hemen yanında bulunan Pilanesburg Safari Parkı'nın ortasına doğru bir yolculuk başladı. Hâlâ karanlık ve jipin iki yanında metrelerce uzağı aydınlatan dev lambalar var, hayata dair hiçbir şey yok etrafta. Doğal olarak "Ya bir arslan çıkarsa, daha fenası beş arslan, beş leopar çıkarsa ne olur?" soruları havada birkaç tur atıyor.
ZENCİLER İŞ BAŞINDA
Gün ağarmaya başlarken çok uzakta renkli bir kıpırtı görülüyor. Jules Verne'in 'Balonla Beş Hafta' kitabında; zenciler, kutsal varlıklar Ay ve Güneş'e bir saldırı olarak kabul ettikleri balona zarar vermeye çalışıyor. Gerçek hayatta ise tüm hazırlıkları zenciler yapıyor. Balon önce geniş bir alana düzgün bir şekilde yayılıyor, düşünün ki balon altı kat yüksekliğinde. Alt kısmında yerde yan yatmış sepeti (bildiğiniz kocaman bir hasır sepet) ve hemen yanında balonun içine propen gazı (bu da bildiğimiz ocaklardaki gaz) üfüren tüpler.
Balon şişiyo, şişiyo ve bir noktada sepetle birlikte düz hale geliyor. Balon 200-300 kg, sepeti ve malzemeler ile 500-600 kg.
Biz iki balona bölündük, bir balonda ben ve dört kişi, diğer balonda on kişi vardı. Değişik boylarda balon ve sepet olabiliyor. Her balonun ciddi uçuş eğitimi alan pilotu var. Bizim balonun kaptanı Jay. Balondaki yerlerimizi alınca Jay, propen tüplerini açıyor, alevin kızıllığı ile hafif bir sıcak hava yüzünü yalıyor sepettekilerin. Hafif hafif yükselirken bizden iki-üç dakika önce havalanan balon bizim balondan bildiriyor.
Balonla giderken ancak yükselme ve alçalma kontrol ediliyor, propen basınca yükseliyor, propen kesilince çoook yavaş alçalıyor. Sağa sola gitmek tamamen rüzgarla ilgili. Bu nedenle inilecek noktayı tayin edemiyorlar. Ama her sabah rüzgar raporu alınıyor. Balon pilotu gitmek istediği yöndeki rüzgarı yakalayacağı yüksekliği ayarlayabiliyor. Peki herhangi bir yükseklikte rüzgar yoksa ne oluyor? Balon asılı kalıyor. Tabii bu pek olası değil.
BULUTLAR İZİN VERİRSE...
Balonla bulutun arasına girdik, sonra dışına süzüldük, sonra bir sonraki buluta daldık. O bulut senin bu bulut benim dolaştık yukarlarda. Bu arada diğer balonu kaybettim derken yan buluttan çıkması süper görüntüydü.
Bulutlar hoş da, insan Afrika'da balondan bakınca koşan zebra, zürafa sürüleri görmek istiyor. Bitki örtüsü genel olarak kısa otlardan, küçük ağaçlardan, yer yer seyrek dallı uzun ağaçlardan oluşuyor. İyice alçaldık ve sepetin altı yer yer ağaçlara, yer yer çalıların üstünde süzüldü, burada pilotun becerisi ortaya çıkıyor.
Küçük bir geyik sürüsü, antiloplar ve gergedan görebildim sepetimizden ancak. Zebralar ve zürafaları belki bir gün Tanzanya'da Serangeti'de görürüm. Tekrar yükseldik ve iniş yapacağımız bir alan bulduk, çok yumuşak bir şekilde sepetimiz iki kez otlar üzerinde sekti, durduk. Bir sepet, bir balon ve beş kişi, kilometrelerce mesafede insan yokmuş hissi veren bir arazide bizi almaya gelecekleri beklemeye başladık. Bu arada pilotumuz hemen çantasından bir şişe şampanya ve kadehler çıkardı, balon gezimizi kutladık. Zencilerin gelmesi ile koca balonu toplama ve sepeti taşıyıcının içine yerleştirme faaliyeti maksimum 15 dakika sürdü.
Sıra kahvaltıda. Tipik bir çiftlik evinde kahvaltı yapılıyor ve sertifikalar veriliyor. Sertifika; insanoğlunun bildiği en eski uçma şeklini deneme cesaretimi ve çok az insanın sahip olacağı bulutlar gibi süzülme tecrübesini yaşadığımı belgeliyor.
Balonla dünya turu çılgınları
28 Şubat 1999'da İsviçre'nin Chateau d'Oex kasabasından balonları ile havalanan İsviçreli Bertrand Piccard ve İngiliz Brian Jones, 19 gün 1 saat ve 49 dakikada dünya turu yaptılar. Dünya turlarını Kahire'de Büyük Piramit'in yanında bitirmek istiyorlardı ama rüzgarın oyunu ile havaalanı yakınına indiler.
Dünya turunun son denemesi Kevin Uliassi tarafından 2000 yılında yapıldı. Amerika'da Illinois'ten tek başına havalanan Uliassi seyahatin yarısında, 10. günde, Asya'da Myanmar'da araba ile zorlukla ulaşılan bir noktaya indi. Deneme başarısızlıkla sonuçlandı. Balonla dünya turu yapmaya merakı ile bilinen bir kişi de İngiliz Richard Branson. 1998 yılının Aralık ayında İsviçreli Piccard ile balonla dünya turuna başlayan Branson'un balonu, kötü hava şartları nedeni ile Hawaii'ye indirildi.
Ayşe YAĞCI
|