kapat
06.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Ertesi gün

Mehmet Y. Yılmaz'ın dün belirttiği gibi "gazeteler yazmasa da deprem olacak." Bu konudaki huzursuzluk, rehavetten daha iyidir. Çünkü belki insanları önlem almaya yöneltir.

Derya Sazak da "İstanbul nasıl kurtulur?" sorusuna cevap arıyor.

Ben, "Her şey hükümetten beklenmemeli!" klişesine inanmıyorum. Elbette her şey değil ama bu ülkenin kaynaklarını elinde tutan siyasi otoriteden de bir şeyler beklenmeli.

Elimde olsa vergilerimin, Ankara'daki devlet saltanatına harcanması yerine, İstanbul deprem fonunda (böyle bir fon yok ya) toplanmasını tercih ederdim.

Ama ne yazık ki bu imkânım yok. Devlet vergilerimizi alıyor ve bununla Ankara'da trilyonluk devlet gökdelenleri yapıyor, zırhlı lüks araçlar ithal ediyor, gereksiz partizan istihdamda bulunuyor, bankalar kurtarıyor.

İnanın hükümette kimsenin İstanbul depremine falan aldırdığı, kaygı duyduğu yok.

Küçük bir çocuğa acıdığı için af çıkartıp, onca ocağın sönmesine yol açan Rahşan hanımın İstanbul'da yüz binleri öldürecek depremle ilgili en ufak bir kampanyaya öncülük ettiğini duydunuz mu?

Bülent beyin böyle bir şeyi sorun yaptığını sanıyor musunuz?

Elbette hayır!

***
İyi ama şehir niye susar?

Şirketlerinin durumunu kurtarmak için muhtıralar kaleme alan TÜSİAD niye bu konuda hükümeti silkelemez?

İstanbul Ticaret Odası, İstanbul Sanayi Odası gibi kuruluşlar niye alarm çanları çalmazlar?

İstanbullular niçin biraraya gelip, hükümeti baskı altına alacak eylemler, yürüyüşler, imza kampanyaları düzenlemezler?

Arjantin'de banka parasını ödemedi diye insanlar sokağa dökülüyor; İstanbul'da 21. yüzyılın en büyük felâketinin eşiğinde milyonlarca insan basireti bağlanmış durumda oturup "Biri Bizi Gözetliyor" izliyor.

50 bin kişilik gruplar halinde stadyumları doldurup, tuttuğu takım uğruna kendini helak ediyor.

Oysa belki de o maç gecesi evi başına göçecek; enkaz altında "Kimse yok mu?" diye sesini duyurmaya çalışacak.

Size bir şey itiraf edeyim mi: Artık ben bu milleti tanıyamıyorum.

***
İsterseniz olacakları gözden geçirip, son uyarımızı yapalım:

Önlem adı altında İstanbul'a çadırlar ve ceset torbaları gönderilecek.

Depremin ertesi günü büyük bir kargaşa yaşanacak; ilgili birimler birbirini bulamayacak, büyük bir koordinasyon eksikliği ile herkes kazma kürek yakınını enkazdan çıkarmaya çalışacak.

Bülent Ecevit (eğer o zaman başbakan ise) ekrana çıkıp titreyen bir sesle şöyle konuşacak: "Marmara bölgesini etkileyen deprem felâketinden son derecede büyük bir üzüntü duydum. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet yakınlarına sabırlar dilerim. Ama hükümetimiz ilk andan beri görev başında ve vatandaşın yanındadır."

Bu arada çaresiz kalan yurttaşlar "Devlet nerede?" diye haykıracak. Yıkılmamış televizyon stüdyolarında, hayatta kalmış TV sunucuları canlı yayınlarla felâket bölgelerine bağlanacak. Yer altından sesler duymaya çalışacak. AKUT ve benzeri örgütler devreye girecek. Dünyadan köpekli kurtarma timleri gelecek. Dört gün sonra enkazdan çıkarılan bir hamile kadın "Mucize!" diyerek alkışlanacak.

On binlerce ceset enkaz altında kalacak ve sonra dozerlerle denize atılacak.

Magazin ve eğlence programları bir süre tatil yapıp, tekrar göbek atma zamanının gelmesini bekleyecek.

Bayındırlık Bakanlığı'nı elinde tutan parti, deprem konutları adı altında kendi müteahhitlerini zengin etmek için vurgun planları yapmaya başlayacak.

Sonra sen sağ, ben selamet!

"Takdir-i ilahi böyleymiş!" denilecek, "Allah devlete millete zeval vermesin!" diye dualar edilecek ve büyük camilerde toplu mevlitler düzenlenecek.

Sonra İstanbul, hiçbir şeyden haberi olmayan masum kara gözlü çocuklarını enkaza gömüp, yine şakır şakır eğlenmeye başlayacak.

İsterseniz bu yazıyı kesip saklayın ve böyle olmazsa suratıma vurun.

Mahcup olmayı o kadar isterim ki!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır