kapat
06.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

SORULARA CEVAPLAR

Birbirini çok seven iki yetişkin insanız. Ailelerimizden habersiz resmi nikahla evlendik. Yalnız bazı arkadaşlarımız biliyor. Dinen de helallik durumumuz nedir? Görüşünüzü alabilir miyim?
Akıl ve iradesi yerinde olan ve erginlik yaşında bulunan insanların evlenmeleri için karar verme hakları vardır. Bu kimseler resmen nikah yaptırırlar ise bu nikah geçerli olur. Bu nikah aynı zamanda dini açıdan da nikah sayılır. Ayrıca bir dini nikah yaptırmaları şart değildir. O nikah sadece dua anlamı taşır. Belediyelerde yapılan resmi nikahlar dinen de geçerlidir.Dolayısıyla sizin helallik durumunuzda bir sakınca yoktur. Normal karı koca durumunda bulunuyorsunuz. Birbirinize helâl olursunuz.Bu anlattığımız konunun hukuku yönüdür. Bir de konunun sosyal, ahlaki ve gelenek yönü vardır. Kendinizi ana ve babanızın yerine koyun, oğlunuz veya kızınız sizden gizlice evlenmişlerdir. Bunu duyduğunuz zaman ne kadar üzülürsünüz, yıkılırsınız. Komşulara ve çevreye karşı kötü duruma düşersiniz.İşte sizin anne ve babalarınız böylesine çok üzüleceklerdir. Buna hakkınız yoktu. Şimdi size düşen görev bu konuyu tamir etmek, konuyu tatlılıkla açıklığa kavuşturmak ve normal düğün yapmak, ana ve babaların gönlünü almaktır.

"Hz. Muhammed'in Allah katında bütün insanlardan daha fazla sevilmesinin sebebi nedir? Neden alemlere rahmet olarak yaratıldı?"

Yüce Allah bütün insanları sevdiği için yaratmıştır. Allah'ın rahmeti bütün varlıklaradır. Rahmet sevginin ifadesidir. Elbette kendisine iman eden insanları ve insanlara gönderdiği peygamberlerini de daha çok sever, onlara daha çok rahmeti ile muamele eder. Hz. Muhammed'in son peygamber olması hasebiyle daha sevgili kulu olması tabiidir. Çünkü onun eli ile hidayete eren insan diğer peygamberlerinkinden daha çok olacaktır. O kıyamete kadar peygamberdir.

Hz. Muhammed alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Ayet böyle söylüyor (Enbiya Suresi: 107). Rahmet, mutluluk vermek demektir. Dolayısıyla Hz. Muhammed, insanlığa madden ve manen mutluluk sunmak üzere gönderilmiştir. "Eğer sen olmasaydın yerleri gökleri yaratmazdım" şeklindeki söz ayet veya hadis değildir. Bir şiirdir. Allah'ın Hz. Muhammed'i neden çok sevdiğinin sebebini kesin olarak bilemeyiz. Bizim için gerekli de değildir. Biz ona layık olalım yeter.

Niyetler amelden üstün olabilir mi?

"Müminin niyeti amelinden daha hayırlıdır" diye bir hadis vardır. Ancak bu, insanları daima iyi şeylere niyet etmek için teşvik anlamı taşır. Bir de bir insan güzel ve hayırlı bir işe niyet eder, ama o işi yapmaya muvaffak olamaz ise, işte, o kişinin iyi niyeti kendisine sevap kazanmaya vesile olur demektir. Bazen de insan bir işi yapmaya mükemmel biçimde yapma niyeti eder. Fakat, sıra işi yapmaya gelince birçok eksik ve yanlışlar ortaya çıkar. Böylece müminin niyeti amelinden hayır olmuş olur. Yüce Allah Müslümanların güzel niyetli işlerine de nice sevaplar yazdığı gibi, sadece güzel niyetlerini de zayi etmez, onlara sevaplar yazar. Bize düşen her zaman iyi niyetli olmaktır.

Elinde Diyanet'in izin ve görevli belgesi olmayan bir kimse minbere çıkıp hutbe okuyabilir mi? Cuma namazı kıldırabilir mi?

Hayır, Diyanet ve Müftülük tarafından izinli ve görevli olmayan kimseler, camilerde hutbe okuyamaz, Cuma namazı kıldıramaz, hatta diğer zamanlarda da vaaz edemez. Çünkü, İslam'da nizam ve düzen asıldır. Nizam ve düzenin olmadığı yerde anarşi doğar. Önüne gelen herkes camide kürsüye veya minbere çıkar hutbe okursa, vaaz verirse bundan sadece fitne ve fesat çıkar. Zira birisi ben minbere çıkacağım derken, bir başkası da gelir, hayır ben çıkacağım diyebilir. Hatta bir çok istekli ortaya çıkabilir. O zaman da kargaşa çıkar, cemaatın bir kısmı birini desteklerken, bir kısmı da bir başkasını tutar, çatışmalar meydana gelebilir. Nitekim tarihte bu yüzden çok sayıda olay meydana gelmiştir.

İşte, bütün bunların sonucu olarak Cuma günü hutbe okuyacak, namaz kıldıracak kimsenin bizzat ululemir tarafından tayin edilmesinin şart olduğuna dair fetvalar verilmiştir. Bugün de Diyanet İşleri Başkanlığı'nın izin ve görevlendirme belgesi olmayan kimseler hutbe okuyamaz ve Cuma namazı kıldıramaz. İslam'da devlete itaat etmek de Allah'ın emridir.

Ölen anne-babamın emekli maaşlarını almak için kocamdan resmen boşanıp yine onunla yaşamam caiz mi?

Bu durum kanuna ve devlete karşı hile yapmak olur. Nitekim böyle yapanlar da vardır.Birincisi, bir Müslümana böylesi hileli, sahtelikli işler yapmak yakışmaz. Yalnız söz konusu kişi gerçek fakir ise, çaresiz ve muhtaç durumda ise, burada da "Babamın bir hakkı vardır. Ben bu haktan yararlanmak istiyorum" diyorsa, bu nedenle de eşinden resmen ayrılıyorsa, bu konu o kişi ile Allah arasındaki bir konudur. Gerçekten yoksul ve muhtaç durumda ise, Allah onu mazeretli kabul eder. Ama buna bir ihtiyacı olmadığı halde, sadece bir menfaat uğruna böyle bir yola giriyorsa, burada kul hakkı çiğnenmiş olur. Çünkü o emekli teşkilatı da bir kitlenin ortak malıdır ve zarar ediyor.

Ama bilinçli olarak, "Bizim nikahımız devam ediyor, biz sadece şu maksadı elde etmek üzere resmi nikahı kaldırıyoruz" deseler, Allah katındaki nikahları devam eder. Ameller niyetlere göredir. Burada asıl olan şey o kimsenin muhtaç olup olmaması konusudur. Muhtaç değilse uzak durmalıdır.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır