Taraftarlık ve taraflılık
Medyada gündeme gelen kulüp yazarları ve muhabirleri konusu tartışılıyor. Taraftar olup olmamanın iş yaşamındaki ahlaki yanı sorgulanıyor. Son günlerde futbolda gündeme gelen şike olayları da başka bir tartışma boyutu oluşturdu. Taraftarlık konusu daha karışık bir hal aldı.
Derinlere giden yozlaşmanın sporu dışında bırakmasını düşünmek biraz saflık olurdu. İşin bu yönünü bir yana bırakalım. Kavgacılığı, hırçınlığı ve hizipçi yaklaşımı tartışma sanan anlayış sporda da ortaya çıkıyor. Üstelik bunu görece aydınlar ve kültürlü insanlar yapıyor.
Pozisyon alıp biraz savunmada biraz da saldırı durumunda kalmak yani yabancı bir deyişle "Ofansif olmak" daha çok kazandırıyor. Kim neyin yanında ya da değil anlamak olanaklı değil. Yanında olup olmaması da bir yana gerçek taraftar olduğu bile anlaşılmıyor.
Tartışmayı bilmek
Bu noktadan hareketle önemli bir konunun altını çizmemiz gerekiyor: Taraftar başka taraflılık başka.
Bir takımın ya da görüşün taraftarı olabilirsiniz. Ama bu her durumda sizin o takım ya da görüşün yanında olmanızı gerektirmez.
Bu noktaya gelebilmek için öncelikle objektif bir şekilde tartışmayı bilmek gerekiyor.
Objektif tartışmaya giden yolda etkin bir şekilde dinlemeyi bilmek önemli. Çevremize bir bakalım ve doğru dürüst dinlemeyi bilen kaç kişi var bir sayalım. Çevrede birkaç kişi bulabilirseniz çok şanslısınız!
Dinlemeyen ve hep olumsuz yanda olmayı alışkanlık haline getirmiş insanlar bu alışkanlığı tüm topluma dalga dalga yayıyorlar. Bu durum hem taraftarlığı hem de taraflılığı ayırmayı güçleştiriyor.
Sürekli prim toplamak
Bir takım taraftarı olduğunu gururla söyleyen bir yazar sürekli takımın yönetimini eleştiriyor. Baştan yerini belirliyor. Muhaliflerden prim topluyor. Bu bir ucu oluşturuyor.
Bir takım taraftarı olduğunu gururla söyleyen diğer bir yazar sürekli takımın yönetiminin yanında yer alıyor. O da yönetimden prim topluyor. Bu da diğer bir ucu oluşturuyor.
Bu durumda güven kalabilir mi? Uçları tercih edenler aslında toplumu geriyor. Uçlarda kalan insanlar da geriliyor.
Böyle bir ortamda güvenden söz edebilir miyiz? Toplumu daha ne kadar gerebiliriz?
Sonuç: Sokakta, dağda, statta ve neredeyse hemen her yerde şiddet!
|