Dikkat! Sokakta Michelangelo var
Floransa'nın 16. yüzyılda yapılmış bir gravürü ile bugün çekilmiş bir fotoğrafı arasında hiçbir fark yok. Sanatın, rönesansın başşehri. Sanırız bu, Vural Öger'in söylediği gibi bir tek Floransa'ya, tüm Türkiye'ye gelenden daha çok turist gelişini çok güzel açıklıyor
Geçenlerde Antalya'da, içinde ne yazık ki manken, dansöz ve şarkıcılar yer almadığı için değerli basın ve aziz milletimizin iltifatına mazhar olamayan, yine de çok önemli bir toplantı gerçekleşti. Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın da bazı muhterem şahsiyetler gibi açılışı takiben koşarak kaçmayıp, iki gün boyunca çalışmalarını sonuna kadar izlediği toplantıyı Kültür Bakanlığı düzenlemişti. Elimizdeki Mimari Mirasın Korunması üzerine akademisyenler görüş bildirdiler. Toplantıyı izleyen 20 vali ve 30'u aşkın belediye başkanı da kendi sorunlarını masaya yatırdılar. Toplantının en can alıcı konuşmasını ise sponsor olarak ev sahipliği yapan Vural Öger yaptı. Floransa'nın 16. Yüzyıl'da yapılmış bir gravürünü gösterdi. Bir de bugün çekilmiş bir fotoğrafını.
Arada hemen hemen bir fark yoktu. Sonra şu bilgiyi verdi. Sadece Floransa'ya, bütün Türkiye'ye geldiğinden fazla turist geliyor! Tıklım tıklım salonda önce bir sessizlik, sonra da nerede ise toplu bir iç çekme duyuldu...
SÖZÜN BİTTİĞİ YER
Ben de geçen hafta Floransa'da gözümü kapatıp o anı düşündüm. Bizim yapamadığımız neleri "Floransa Cumhuriyeti" yaptı diye bir bilanço çıkarmaya çalıştım: Floransa, dünyanın en kültür dolu şehirlerinden birisi. Rönesans'ın başşehri. Bugün Batı uygarlığı diye tariflediğimiz çerçevenin kültürel koordinatları burada belirlenmiş. Sözün bile biteceği bir nokta var ya. İşte Floransa'da, o noktanın karşısında oturmuş düşünüyorum. Burası meşhur Piazza d'Signoria. Çok hoş bir meydan. Dünyanın en iddialı müzelerinden birisinin kapısı gibi.
Meydana esas karakterini veren bina ise Palazzo Vecchio. Leonardo, Michelangelo ve Vasari'nin elinin değdiği bina, asırlar boyunca Floransa'nın politik ve sosyal hayatının merkezi olmuş.
Bütün bu önemli olaylar için zamanın sanatçılarına siparişler verilmiş. Bunların en önemlisi kuşkusuz David. Michelangelo'nun. Şimdi sıkı durun. Ünlü sanatçı bu heykeli 1504 yılında yapmış. Ve David 1874 yılına dek orada durmuş. 10 nesil Floransalı, sokakta duran heykelin kıymetini bilmiş, onu sevmiş, korumuş... Nasıl sözün de bittiği bir yer var, değil mi?
Aslını isterseniz son bir sözüm daha var. Kültür Bakanı'na. O Antalya'daki toplantıya katılan valileri, belediye başkanlarını ve tabii ki anlı şanlı Turizm Bakanımızı Floransa'ya götürseler, neden bahsettiğimizi gösterseler. Ne olur! Bir resim, bin sözden etkili, bunu bilin...
Floransa'da şarap Türkiye'den ucuz!
Floransa, sadece rönesansın merkezi değil... Detur'un "ısmarlama" mükemmelliğindeki "Chianti Turu"nu size nakletmeliyim. Toskana Bölgesi olağanüstü güzelliklere sahip. Yemyeşil yamaçlar, selvi ve fıstık çamı ağaçları arasında butik şarapçılar, tesisleri ve bağları var. Bundan 20 yıl önceye kadar az paranız varsa düzgün bir şarap içmek istiyorsanız tercih Chianti (kiyanti okunuyor) olabilirdi. Yani halkın şarabı. Şimdi Chianti sınıf atladı. Bu demek değil ki, Toskana'da şarap içmek pahalı. Her gidişimde üzülerek görüyorum, Türkiye'de içebileceğinizden daha kalitelisini, daha ucuza içebilirsiniz...
Floransa'nın merkezinde yer alan Mercato Centrale (Kapalı Pazar) ve etrafındaki sokak pazarları nasıl bir mutfakla karşılaşabileceğinizin habercisi gibi. Önereceğim turistik olmayan lokantalar da var, Buca Lapi, il Latini, Omero, Cantinetta Antinori, Cipreo aklımda kalanlar. Floransalılar'ın itibar ettiği adresler. Ama Enoteca Ristorante Pınchıorri mükemmel. Hem mutfak olağanüstü, hem de şarap mönüleri. Baştan uyarayım: Pahalı.
İlk yurtdışı tatiliniz için bir önerim var. Ne olur bir seferlik Gucci, Prada, Ferragamo tavaflarından sarfinazar edin. Detur'a Montereggioni ya da Montepulciano veya Montalcino'ya gitmek istediğinizi söyleyin. Örneğin 222 nolu Chianti yolunu seçin, hem tabiat ve tarihi dolaşın hem de zeytinyağ ve şarapları keşfedin, Toskana Mutfağı'nı tadın. Dante, Makyavel, Boticelli, Michelangelo, Donatello, Leonardo da Vinci nasıl yaşadılar bir bakın. Emin olun hayatta alışverişten daha ucuza çıkabilecek bir zevk olduğunu da keşfedeceksiniz.
LEONARDA DA VINCI İLE DANTE'NİN SOFRASINDAN
Toskana usulü Kurutulmuş Levrek Balığı
Malzemeler: 1 kaşık sarmısaklı zeytinyağ t 10 tane kapari t 1 kaşık küp kesilmiş kabak t una batırılmış fileto levrek t kurutulmuş domates t tereyağ, uz ve biber.
Hazırlanışı
Zeytinyağı yüksek ateşte 1dak. tutun, yarım bardak beyaz şarap ekleyip, ateşi söndürün (sarmısağın yanmamasına dikkat ederek)Birkaç kurutulmuş domates ve az tereyağı ile yarım bardak su ilave edin. Tavayı bir kapak ile veya başka bir tavayı üstüne kapayarak, tekrar yüksek ateşte pişmeye bırakın, balık piştiği zaman üzerine ince kıyılmış maydanoz ekleyin.
Balığı tabağa yerleştirip, üzerine tavadaki sosu ekleyin.
Şefin Tabağından
Toskana'da neler yeniliyor? Bir fikir vermek için düşünürken Caffe Armani'den Kerem, Kurutulmuş Levrek Balığı önerdi. Malzemeler burada da elinizin altında nasılsa. Aşçıları Antonio da sizin için pişirdi.
|